Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/8131 E. 2023/842 K. 23.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8131
KARAR NO : 2023/842
KARAR TARİHİ : 23.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1 maddesi uyarınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanıklar hakkında, … Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 24.03.2016 tarihli ve 2016/907 soruşturma numaralı iddianame ile; şikâyetçinin işyerinin önüne koyduğu 25 kg kınanın gündüz saat 10.30 sıralarında çalındığından bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca hırsızlık suçundan cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. … Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.05.2016 tarihli ve 2016/132 Esas, 2016/261 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 141/1, 53/1 maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunlukları hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafilerinin temyiz nedenleri, sanıkların atılı suçu işlemediği, sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken mahkûmiyet kararı verildiği, kurulan hükümlerde iyi hal indirimi yapılmadığı, malın değerinin azlığı hükümleri uygulanmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanıkların şikâyetçiye ait işyerinin önünde teşhir edilen yaklaşık 25 kg ağırlığındaki 200,00 TL değerinde kınayı çuvalı ile birlikte çaldıkları, çaldıkları kınayı diğer sanık …’ın işlettiği işyerine götürerek sattıkları, sanıkların ikrara dayalı savunma yaptıkları, bu nedenle sanıkların atılı hırsızlık suçundan cezalandırıldıkları anlaşılmıştır.
IV.GEREKÇE
A. Sanık … müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık …’ın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hüküm tarihinden sonra 06.07.2016 tarihinde vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, bu durumun Mahkemece araştırılarak 5237 sayılı Kanun’un 64/1 maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülüp düşürülmeyeceğinin karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
B. Sanık … müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde; ;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Ancak;

1. 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
2. Sanık hakkında kurulan hükümde yargılama gideri olarak yükletilen müdafî ücretinin, sanığın sulh ceza mahkemesindeki sorgusundan ve kovuşturma aşamasında tutuklu olmasından dolayı zorunlu olarak kendisine Baro tarafından müdafii atanmasından kaynaklandığı ve 5271 sayılı Kanun’un 150/2. maddesi uyarınca, Baro tarafından sanığı savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.05.2016 tarihli ve 2016/132 Esas, 2016/261 Karar sayılı kararına yönelik sanıklar müdafilerinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden (Sanık … yönünden diğer yönleri incelenmeyen) hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321/1 maddesi gereği BOZULMASINA, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.