Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/23757 E. 2022/4340 K. 10.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/23757
KARAR NO : 2022/4340
KARAR TARİHİ : 10.03.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın yokluğunda verilen gerekçeli kararın 16.06.2015 tarihli duruşmada bildirmiş olduğu en son adresi ile aynı olan adrese ”MERNİS adresi” şerhli olarak aynı evde ikamet eden annesine tebliğ edilmiş ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (Bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, yokluğunda verilen kararın, sanığın adres kayıt sistemindeki adresine, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapılan karar tebliği işleminin geçersiz olması karşısında; sanığın öğrenme üzerine kararı süresinde temyiz ettiği belirlenerek ve duruşmadan usulüne uygun haberdar edilmeyen şikayetçi İçişleri Bakanlığının gerekçeli kararın tebliği üzerine hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından, şikayetçi kurumun 5271 sayılı CMK’nın 260/1. madde ve fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede;
25.06.2021 tarih 31522 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7328 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle değişik 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin son fıkrasına eklenen “Cumhuriyet Başsavcısı, Cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararları arasında oluşabilecek farklılıkların giderilmesi ile bu kararların kanuna uygunluğunun denetlenmesi hususlarında görevli ve yetkilidir.” düzenlemesi gereğince, Cumhuriyet Başsavcısı temyize konu dosyadaki kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, yukarıda bahse konu maddede tanınan gözetim ve denetim yetkisi kapsamında iade edebileceğinden, iade üzerine açılan kamu davasının usulünce açılmış bir kamu davası olduğu anlaşılmakla, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Şikayetçi kurumun duruşmadan haberdar edilip iddia ve delillerini sunma ve davaya katılma olanağı sağlanarak, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, iddia hakkı kısıtlanmak suretiyle CMK’nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.