Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/21154 E. 2021/21267 K. 13.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/21154
KARAR NO : 2021/21267
KARAR TARİHİ : 13.12.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın 10/03/2021 tarihli dilekçesindeki anlatımından temyiz başvurusu ile birlikte eski hale getirme isteminde de bulunduğunun anlaşılmasına, eski hale getirme isteği hakkındaki karar verme yetkisinin, 5271 sayılı CMK’nın 42/1. maddesi uyarınca Yargıtayın ilgili dairesine ait olmasına göre, mahkemenin 31/03/2021 tarihli ek kararının yok hükmünde olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre gerekçeli kararın tebliğinin yapılması gerektiği gözetilmeden doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre 06/04/2012 tarihinde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olduğundan, sanığın eski hale getirme ve infazın durdurulması istemlerinin kabulü ile öğrenme üzerine yapmış olduğu temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; aynı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sanığın suç tarihinde cezaevinde bulunduğunu savunması ve UYAP kayıtlarına göre de sanığın suç tarihinde Lice (Kapatılan) K2 Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda başka suçtan hükümlü olarak bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın suç tarihinde cezaevinde olup olmadığının, cezaevinde görünüyor ise herhangi bir sebeple izinli olarak çıkıp çıkmadığının araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın savunmasında Bismil Cezaevinde bulunduğunu belirtmesine göre suç tarihinde Bismil Cezaevinde bulunmadığının tespiti ile yetinilerek eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Müştekiye şüpheliler arşivinden gösterilen fotoğraflara göre yapılan teşhis ve kimlik tespitinin PVSK’nın ek 6. maddesinde belirlenen usule uygun olmadığı gibi her ne kadar hükmün gerekçesinde giysiler üzerinden elde edilen parmak izlerinden sanığın tespit edildiği belirtilmişse de, dosya kapsamında herhangi bir parmak izi tespitinin de bulunmadığı anlaşılmakla, varsa parmak izi tespitine ilişkin evrakın dosyaya eklenmesi, yoksa tek delilin dosya içerisinde yer alan müştekinin fotoğraf teşhisine ilişkin eşkal bilgi formatı olduğu dikkate alındığında, müştekinin 5271 sayılı CMK’nın 236/1. maddesine göre tanık sıfatıyla dinlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
3- 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine göre, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında kurulabileceğinin düzenlenmesi karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, iddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan bağımsız olarak açıklanıp belirtilmesinin gerektiği, aksine uygulamanın hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacağı, bu itibarla sanık hakkında iddianame içeriğine göre hırsızlık suçundan dava açılıp, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, sanığa ek savunma verilerek yazılı şekilde konut dokunulmazlığının ihlali suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, sanık hakkındaki ilamın kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında; infazın durdurulmasına, sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde salıverilmesi için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, bilgi edinilmesi amacıyla tahliye kararının bir örneğinin de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 13/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.