YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16091
KARAR NO : 2023/4349
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
…
MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/116 E., 2015/734 K.
…
SUÇLAR : Kamu malına zarar verme, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında kurulan hükümlerin, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi uyarınca temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.01.2015 tarihli ve 2015/3177 Esas No.lu iddianamesi ile katılan …’in, katılan … Metro İşletmeciliği Taş. İnş. San. ve İnş. San. Tic. A.Ş.’nin halkla ilişkiler ve pazarlama müdürü olduğu, görme engelli sanığın 07.10.2014 günü saat 12.00 sıralarında … Metro Aktarma İstasyonuna geldiği, geçiş bariyerlerinden geçmeye çalıştığı ve kendisine yardımcı olmaya çalışan tanık … ‘nın yardımını kabul etmediği, bilahare sinirlenerek geçiş bariyerlerini tekmeleyerek kırıp olay yerinden uzaklaştığı, daha sonra da şikâyetçi şirketin santral telefonunu arayarak şikâyetçi …’e ad ve soyadını, T.C numarasını, çalıştığı hastanenin adresini vererek ”… İstasyonundaki turnikeleri kaldıracaksınız, kaldırmazsanız oraya bomba atarım, orayı yakarım, beni durduramazsınız, senin devletin bana bir şey yapamaz. Ben Batmanlı’yım, tamir ederseniz tekrar kırarım” şeklindeki sözlerle tehdit ettiği iddiasıyla, sanık hakkında tehdit ve mala zarar verme suçlarından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 53, 151/1, 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Sanığın İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.12.2015 tarihli ve 2015/116 Esas, 2015/734 Karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a, 62. maddeleri gereğince 10 ay, aynı Kanun’un 106/1, 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında hükmolunan hapis cezalarının aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, sanığın eylemini metro istasyonunun engellilere göre dizayn edilmemiş olması nedeniyle bir anlık sinirle gerçekleştirdiği, kararın bu zorlukların gözönüne alınarak verilmesi gerektiği, sanığın samimi bir şekilde kamu malına zarar verme suçunu ikrar ettiği, zararı gidermek istediğini beyan ettiği, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği, tehdit suçunun işlendiğine dair bir delilin bulunmadığı, tanıkların tarafsız olmasına imkân bulunmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanığın … Aktarma İstasyonuna geldiğinde geçiş bariyerlerinden geçmesi için kendisine yardımcı olmaya çalışan tanık …’nın yardımını kabul etmediği, geçiş bariyerlerini tekmelemeye başladığı ve bu eylemi sonucu bariyerleri kırdığı; şirketin halkla ilişkiler müdürü olan katılan …’i telefonla arayarak bomba atacağını, orayı yakacağını, tamir ettikleri takdirde tekrar kıracağını belirten sözlerle tehdit ettiği, zararın giderilmediği, bu nedenle tehdit ve kamu malına zarar verme suçlarından cezalandırılması gerektiği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
2.Mahkemece sanık müdafiinin mükerrer dava dosyası olabileceğine yönelik savunması üzerine İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/102 Esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, bu dosya incelendiğinde, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2015 tarih ve 2015/3078 Esas sayılı iddianamesi ile, sanığın 01.11.2014 tarihinde, … Metro İstasyonunda giriş turnikelerinin yanında bulunan kartsız geçiş kapısının krom bariyerini kırdığı iddiasıyla açılan dava sonucunda, 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a, ve 62. maddeleri gereğince en 10 ay hapis cezası verilerek 6.000,00 TL adlî para cezasına çevrildiği, kararın Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 24.02.2022 tarihli ve 2020/18033 Esas, 2022/3091 Karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
3.Sanığa, 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı verilmiştir.
4. Sanık yargılama aşamasında zarar giderimi talebinde bulunmamıştır.
5. Sanık müdafii 08.12.2015 tarihli karar duruşmasında lehe hükümlerin uygulanmasını talep etmiş ise de, Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un 50. maddesi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamı, tanıkların beyanı, sanığın kamu malına zarar verme suçunu ikrara yönelik savunması, sanık müdafiinin son celse, sanığın sarf ettiği sözlerin kızgınlıkla sarf ettiği sözler olduğunu söylemesi karşısında sanık hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulmasında hukuka aykırılık görülmemiş, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşılmış, sanığın yargılama aşamasında zarar giderimi talebinde bulunmadığının anlaşılması karşısında sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir. Ancak;
A-Kamu malına zarar verme suçundan kurulan hüküm yönünden;
1.Sanık hakkında, bir suç işleme kararının icrası kapsamında 01.11.2014 tarihinde, Halkapınar Metro İstasyonunda giriş turnikelerinin yanında bulunan kartsız geçiş kapısının krom bariyerini kırdığı ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2015 tarihli ve 2015/3078 Esas No.lu iddianamesi ile kamu malına zarar verme suçundan dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2015 tarihli ve 2015/102 Esas, 2015/736 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a, ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası verilerek 6.000,00 TL adlî para cezasına çevrildiği, bu kararın Yargıtay 2. Ceza Dairesinin, 24.02.2022 tarihli ve 2020/18033 Esas, 2022/3091 Karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; öncelikle yargılamaya devam olunup, bahsi geçen dosya getirtilip incelenerek, suç ve iddianame tarihleri tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenip, her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme tek bir suçu, her iddianameden sonraki eylemlerin ayrı bir suçu oluşturacağı gözetilip, 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin uygulanması koşullarının oluştuğu değerlendirilerek, kesinleşen dosyadaki ceza miktarı mahsup edilerek sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2. Kabule göre de;
Sanık müdafiinin 08.12.2015 tarihli duruşmada lehe hükümlerin uygulanması isteminin, sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine dair 5237 sayılı Kanun’un 50. maddesinin uygulanmasını da kapsadığı halde, sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi,
B-Tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden;
1.02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup 5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen suçun uzlaşma kapsamına alındığı, somut olayda, tehdit suçunun uzlaşma kapsamına girmeyen kamu malına zarar verme suçu ile birlikte işlendiğinin kabulü mümkün olmadığından ve ayrıca hüküm tarihinden sonra 24.10.2019 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin üçüncü fıkrasına ”Birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere ”Aynı mağdura karşı” ibaresinin eklenmesi de nazara alınarak, farklı mağdurlara karşı işlenen tehdit suçundan uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukukî durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2.24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251. maddesindeki “Basit Yargılama Usulü”nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’a eklenen geçici 5/1-d maddesi ile “01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de; hükümden sonra, 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile yukarıda anılan geçici madde 5/1-d’de yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin bilahare 16.03.2021 tarihli ve 31425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı iptal kararı ile de yukarıda anılan geçici madde 5/1-d’de yer alan “Hükme bağlanmış” ibaresi, aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olması nedeniyle, temyize konu ve 5271 sayılı Kanun’un 251/1. maddesi kapsamına giren 5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinde düzenlenen tehdit suçu yönünden, aynı Kanun’un 7. ve 5271 sayılı Kanun’un 251. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
3. Kabule göre de ;
Sanık müdafiinin 08.12.2015 tarihli duruşmada lehe hükümlerin uygulanması isteminin, sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine dair 5237 sayılı Kanun’un 50. maddesinin uygulanmasını da kapsadığı hâlde, sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi, hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.12.2015 tarihli ve 2015/116 Esas, 2015/734 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.