Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/15443 E. 2023/4917 K. 27.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/15443
KARAR NO : 2023/4917
KARAR TARİHİ : 27.09.2023


MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/84 E., 2019/111 K.

SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, onama

1.Sanıklar … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden;
Her ne kadar kararın yasa yolu bildiriminde kararın tefhiminden itibaren 15 gün içerisinde temyiz edilebileceği belirtilmek suretiyle sanıklar müdafii temyiz süresi bakımından yanıltılmış ise de; sanıklar müdafiinin yüzüne karşı verilen 20.03.2019 tarihli hükmü, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 310/1. maddesinde belirlenen bir haftalık kanunî süre geçtikten sonra ve hatta kanun yolunda yanıltma nedeniyle temyiz süresinin 15 gün olarak kabul edilmesi hâlinde dahi 15 gün geçtikten sonra 20.12.2020 tarihinde temyiz etmesi nedeniyle temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak REDDİNE,
2.Sanık … Hakkında Mala Zarar Verme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden;
Sanık hakkında hükmolunan cezanın miktarı gözetildiğinde 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi uyarınca hükmün kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla, sanık müdafiinin temyiz isteğinin karar tarihi itibarıyla 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 317. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak REDDİNE,
3.Sanık … Hakkında Hırsızlık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden;
05.08.2017 tarihli ve 30145 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7035 sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21. maddesiyle; 5271 sayılı Kanun’un 291. maddesinde düzenlenen 7 günlük temyiz süresi, 15 güne çıkarılmıştır. Dolayısıyla; 5271 sayılı Kanun’un temyiz hükümlerine tabi olan kararların temyiz süresi 15 gün olup, 05.08.2017 tarihli yasal değişikliğin yapıldığı tarihte ve sonrasında verilecek kararlar hakkında uygulanacaktır. Fakat 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar ve bu kararlarla ilgili Yargıtayın bozma kararları sonrasında yapılan yargılamaya göre verilecek yeni kararlar, mülga 1412 sayılı Kanun’da yer alan temyiz hükümlerine tabidir. 20.07.2016 tarihinden önce Yerel Mahkeme tarafından karar verilip de Yargıtayca yapılan temyiz incelemesinde bozulan bir karar sonrasında verilen yeni karara karşı da eski kanun yolu usulü ve süresi olan 7 gün tatbik edilecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, Mahkemece kısa karar ve gerekçeli kararda temyiz süresinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak belirtilerek sanık müdafiinin yanıltıldığının anlaşılması karşısında, temyizinin süresinde olduğu kabul edilmekle yapılan incelemede;
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi uyarınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Sanık hakkında Kulp Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.08.2012 tarihli ve 2012/100 Esas No.lu iddianamesi ile, sanığın şikâyetçiye ait iş yerinden, 08.06.2012 günü kamera kayıtlarına göre gece saat 02.24- 02.58 arasında, çok sayıda sigara paketini ve Turkcell kontörlerini çalması biçimindeki eylemi nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 143. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Kulp Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.12.2013 tarihli ve 2012/44 Esas, 2013/67 Karar sayılı kararı ile, hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 143, 53. maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.
3.Kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Ceza Dairesinin, 06.06.2016 tarihli ve 2015/26836 Esas, 2016/9625 Karar sayılı kararı ile, “Şikayetçinin 24.09.2012 tarihli ilk duruşmada “sanıklardan şikayetçi olmadığını, duruşma günü olan o günde sanıkların isimlerini verdiği akrabaları tarafından tüm zararının karşılandığını” beyan etmesi karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
4. Kulp Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.03.2019 tarihli ve 2016/84 Esas, 2019/111 Karar sayılı kararı ile, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 143, 168/1. maddeleri uyarınca hükmolunan 11 ay 20 gün hapis cezasının, aynı Kanun’un 50/1-a ve 52/2. maddelerine göre, 7.000,00 TL adlî para cezasına çevrilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, diğer sanıkların beyanlarının, sanığın beyanını doğruladığına, sanığın suç tarihinde Kulp ilçesine gitmediğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanıkların 08.06.2012 günü … plakalı araç ile seyir hâlindeyken, ekiplerce şüphelenilerek durduruldukları, yapılan aramada üzerinde … Şeker çuvalın içerisinde şikâyetçiye ait sigara paketi ve telefon kontörünün ele geçirildiğinin 08.06.2012 tarihli Olay, Yakalama, Üst Arama, Savcı Görüşme Tutanağı ile tutanak altına alındığının anlaşıldığı, sanıklardan …,…’ın suçlarını ikrar ettikleri, sanık …’ın “Aracına sabaha karşı 05.00’te birisinin bindiğini, elinde bir çuval olduğunu, 10,00 TL karşılığında çuvalı Diyarbakır’a götürmesini kendisinden istediğini” beyan ettiği, sanığın iddia ettiği gibi saat 05.00’da yolcu taşımak için yola çıktığı iddiasına ilişkin olarak …Köyü’nden Diyarbakır’a nasıl ve ne şartlarda yolcu taşındığına ilişkin kolluk araştırması yaptırıldığı, 09.10.2012 tarihli tutanakta belirtildiği üzere Köyden Diyarbakır’a haftanın 7 günü saat 06.00 ilâ 06.30 saatlerinde taşıma işine başlandığının bildirildiği, sanıklardan …,…’ın savunmalarında belirttikleri şekilde; çuvalı bir çobana vermiş oldukları, daha sonra tamamen tesadüfen aynı araca otostop çekmiş olmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığından sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
2.Mahkemece hukukî süreç başlığı altında 3. maddede belirtilen bozma ilâmının gereği yerine getirilmiş, şikâyetçi bozma sonrası alınan beyanında, “Zararımın giderilme tarihini tam olarak hatırlamıyorum. Dosyada belirtiğim ifadelerim aynen doğrudur. Yaklaşık olarak bir tarih belirtemeyeceğim. Dava konusu hırsızlık olayı gece saat 02.00 sularında gerçekleşmiştir. Olay gerçekleştikten yaklaşık 6-7 saat sonra sabah saat 08.00 sularında şahısların yakalandığı haberi tarafıma bildirildi. Şahıslar emniyette iken hırsızlık olayı sonucu oluşan maddi zararım giderildi. Şahıslar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızam vardır. İddianamede ismi geçen sanıklar hırsızlık olayını birlikte işlemişler. Zararı da birlikte giderdiler” demiştir.
IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamı, kamera kayıtları, diğer sanıkların beyanları, yakalama tutanağı karşısında, sanık hakkında hırsızlık suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmasında isabetsizlik görülmemiş, her ne kadar şikâyetçinin bozma sonrası 15.12.2017 tarihli duruşmadaki “Zararının giderildiği tarihi tam olarak hatırlamadığı, şahısların emniyette iken maddi zararını giderdikleri” beyanına istinaden sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 168/1. maddesi uygulanmış ise de; şikâyetçinin olaydan kısa bir süre sonra yapılan 24.09.2012 tarihli duruşmada “Zararımı duruşma günü olan bugün …’un babası … , …’un abisi …,…,… ‘ın abisi… tarafından karşılanmıştır” şeklindeki beyanı ve iddianamenin kabulü tarihinin de 28.08.2012 olduğu nazara alındığında, sanık hakkında kovuşturma aşamasında gerçekleştiği anlaşılan etkin pişmanlık nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 168/2. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin aynı Kanun’un 63. maddesi uyarınca cezasından mahsup edilmesinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kulp Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.03.2019 tarihli ve 2016/84 Esas, 2019/111 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.