Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/14708 E. 2021/16383 K. 11.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14708
KARAR NO : 2021/16383
KARAR TARİHİ : 11.10.2021

Hırsızlık suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143, 35 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/12/2015 tarihli ve 2015/441 esas, 2015/860 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 17/03/2021 gün ve 771-2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/04/2021 gün ve 2021/44912 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 18/03/2020 tarihli ve 2020/107 esas, 2020/4361 karar sayılı ilamıyla,”…28.06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 150/3 ve 196/2. maddeleri uyarınca sanıklar G. T. ve Z. M.’e zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanunun 188/1 ve 289/1-e maddesine aykırı davranılması suretiyle savunma haklarının kısıtlanması…bozulmasına…” şeklinde belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında yer alan, “(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. (3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanığa yüklenen 28/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırı dikkate alınarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/3. maddesi uyarınca, sanığa zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.11.2016 tarihli ve 2016/950 Esas – 2016/436 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h, 143. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle yargılanan sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafii atanmasına gerek olmadığından ve 15/06/1949 tarihli, 1948/4 Esas – 1949/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararında “tevhidi içtihat kararlarına dayanılarak daha önce müstekar bir surette tatbik olunan içtihatlar dairesinde muhkem kaziye teşkil etmiş olan kararlar hakkında karar tahsisi yoluna gidilemeyeceği” şeklinde yer alan hüküm uyarınca içtihat değişikliklerinin kesinleşmiş kararlarda geriye yürümeyeceği ilkesi nedeniyle sanık …’a zorunlu müdafii atanmaksızın yapılan yargılama sonucu verilen kararda bir isabetsizlik görülmemesi nedeniyle (İZMİR) 17. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 23.12.2015 tarihli ve 2015/441 Esas – 2015/860 Karar sayılı karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 11/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.