YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1405
KARAR NO : 2021/5608
KARAR TARİHİ : 17.03.2021
Hırsızlık suçundan sanık …’ın mahkumiyetine ilişkin Bakırköy 45. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2019 tarih ve 2018/161 E., 2019/444 K. sayılı ilamının sanık … tarafından istinaf edilmesi üzerine yapılan istinaf denetimi neticesinde, istinaf başvurusunun esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 10/03/2020 tarih ve 2019/2465 E., 2020/784 K. sayılı ilamının sanık … tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 23/12/2020 tarih ve 2020/18140 E. ve 2020/16148 K. sayılı ilamı ile … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin kararına yönelik temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün ONANMASINA karar verildiği, Dairemizce verilen bu karara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/02/2021 tarih, 2020/66445 sayılı itirazı ile “5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesinde alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanığa müdafi görevlendirilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlandığından, şüpheli veya sanığa zorunlu müdafi görevlendirilmesinde temel cezanın yanında hapis cezasının belirli bir oranda artırılmasını öngören nitelikli haller dikkate alınmalıdır. Bu durum Anayasa’nın 36. maddesi ve AİHS’nin 3. maddesine de uygun olacaktır. Somut olayda hırsızlık suçu için 5237 sayılı TCK’nın 6545 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle değişik 142/2-h maddesinde temel cezanın alt sınırının beş yıl hapis olarak öngörülmesi ve cezanın belirli bir oranda artırılmasına ilişkin TCK’nın 143. maddesinde düzenlenen nitelikli halin, 5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafi görevlendirilmesinde esas alınması gereken hapis cezasının hesaplanmasında dikkate alınması gerekeceği cihetle, yerel mahkemece sanığa zorunlu müdafi görevlendirmeksizin yargılamaya devam edilip hüküm kurulması yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerektiği” gerekçesiyle İTİRAZ KANUN yoluna başvurulması üzerine,
Dosya incelerek gereği düşünüldü;
5271 sayılı CMK’nın 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesi ile değişik 308. maddesi gereğince yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/11/2016 tarihli ve 2016/950 Esas, 2016/436 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinde 6545 sayılı Kanun’un 62. maddesi ile yapılan ve 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, TCK’nın 142/2-h, 143. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle yargılanan sanığa, 5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafii atanmasına gerek olmadığına karar verildiği; yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/11/2020 tarihli ve 2018/16-153 Esas, 2020/446 Karar sayılı ilamında, “…Silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla hakkında kamu davası açılan sanık M.B.O.’nun cezalandırılması talep edilen TCK’nın 314/2. maddesinde temel hapis cezasının beş yıl olarak belirlenmesi; 3713 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ise temel hapis cezasının artırılmasına dair düzenleme içermesi; CMK’nın 150/3. maddesinde de alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanığa müdafi görevlendirilmesinin zorunlu olduğunun hükme bağlanması; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun şüpheli veya sanığa zorunlu müdafi görevlendirilmesinde temel cezanın gözetilmesi gerektiğine dair 06.12.2016 tarihli ve 939-465 sayılı kararında da açıklandığı üzere, dava zamanaşımının düzenlendiği TCK’nın 66/3. maddesinde suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin göz önüne alınması gerektiğini açıkça belirten kanun koyucunun, alt sınırı beş yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda zorunlu müdafiliği düzenlerken, cezada belirli bir oranda artırım öngören nitelikli hâllerin de bu madde kapsamında dikkate alınması gerektiğine dair bilinçli bir tercihte bulunmasına rağmen bu madde kapsamında herhangi bir düzenleme yapmamış olması ve ayrıca zorunlu müdafilik gerektiren hâller ile talep hâlinde baro tarafından ihtiyari müdafi görevlendirilmesinin zorunlu olduğuna ilişkin CMK’nın 150/1. maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında; müdafi talebinde bulunmayıp savunmasını bizzat yapacağını beyan eden sanığa atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçu için öngörülen ceza miktarına göre CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca müdafi atanmasının zorunlu olmadığı kabul edilmelidir.” yönündeki aynı doğrultuda verilen kararı da gözetilerek, Dairemizin 23/12/2020 tarih ve 2020/18140 E. ve 2020/16148 K. sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Cumhuriyet Başsavcılığının vaki itiraz sebepleri yerinde görülmediğinden, CMK’nın 308/2-3. maddeleri gereğince itiraz konusunda karar verilmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 17/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.