Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/10744 E. 2023/4305 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10744
KARAR NO : 2023/4305
KARAR TARİHİ : 12.09.2023


MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/90 E., 2015/439 K.
SUÇ : Karşılıksız yararlanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usûlü Kanunu’nun 305. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının, 12.02.2014 tarihli ve 2014/9790 Esas No.lu iddianamesi ile, sanık hakkında ikametinde sayaç kullanmadan doğrudan bağlantı yaparak kaçak elektrik kullanması şeklindeki eylemi nedeniyle karşılıksız yararlanma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3. ve 53/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.10.2015 tarihli ve 2014/90 Esas, 2015/439 Karar sayılı kararı ile sanığın karşılıksız yararlanma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 163/3 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 51. maddesi gereği sanık hakkında verilen cezanın ertelenmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, zararın giderilmesi hususunda bildirim yapılmadan sanığın cezalandırılmasının ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesinin usûl ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. 16.03.2013 tarihinde … görevlileri tarafından yapılan kontrolde, sanığın olay tarihinde ” …” adresinde bulunan ikametgâhında sayaçsız olarak direkt enerji kullandığının tespit edildiği, ayrıca sanığın kaçak elektrik tüketim bedelini katılan kuruma ödemediği ve etkin pişmanlıkta bulunmadığının tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
2. Sanık atılı suçlamayı kabul etmemiş olup; 16.03.2013 tarihli Kaçak Usûlsüz Elektrik Tespit Tutanağı, katılan kurumun zararın giderilmediğine dair yazı cevabı, 18.09.2014 tarihli Bilirkişi Raporu dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
Katılan kurum zararı giderilmediğinden, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesinde isabetsizlik görülmemiş; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşılmakla, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir. Ancak;
1. 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında 5237 sayılı Kanun’un 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan kurumun cezasız ve vergili gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usûlüne uygun süre verilmek suretiyle “Bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergili gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararının soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi hâlinde bu bir dava şartı olduğundan aynı Kanun’un 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağı ve eğer soruşturma aşamasında bu ihtar işlemi yapılmamış olmasına rağmen sanık tarafından kovuşturma aşamasında katılan kurumun zararının tamamen karşılanması hâlinde bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılmış gibi kabul edilerek sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden düşme kararı verilmesi gerekeceği, somut olayda sanığa soruşturma aşamasında ödeme ihtarı yapılmamış olması, kovuşturma aşamasında bilirkişi raporu alındığı ancak raporda katılan kurumun vergili ve cezasız zarar miktarının tespit edilmediği anlaşıldığından; bilirkişiden ek rapor alınıp katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararı tespit edilerek, belirtilen şekilde işlem yapılıp sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2. Sanığın lehe hükümlerin uygulanmasına dair isteğinin, sanık hakkında daha lehe olan 5237 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca tayin olunan kısa süreli hapis cezasının seçenek tedbirlere çevrilmesi talebini de içerdiği hâlde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden sanık hakkında hükmedilen cezanın ertelenmesine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.10.2015 tarihli ve 2014/90 Esas, 2015/439 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği Tebliğname’ye uygun olarak BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.