YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10676
KARAR NO : 2023/4351
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
…
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI :2015/327 E., 2016/349 K.
…
SUÇ :Hırsızlık
HÜKÜM :Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanığın yakalama üzerine İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesince savunmasının alındığı sırada adresini … olarak bildirdiği, yokluğunda verilen hükmün, daha sonra usûlüne göre bir tebligat yapılmamış ve bildirdiği adresten farklı bir adres olan … adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre 29.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği, daha sonra … adresine 20.05.2016 tarihinde yapılan tebligatın ise muhatap adresten, adres bırakmadan ayrıldığından iade geldiği bu suretle yapılan tebligatın geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın 27.06.2016 tarihli eski hale getirme talebinin kabulüyle temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında kurulan hükmün karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri usûlü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi uyarınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
1.Her ne kadar sanık 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 62. maddeleri uyarınca cezalandırılmış ise de; 5237 sayılı Kanun’un 142. maddesinde 6545 sayılı Kanun’un 62. maddesi ile yapılan ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, 26.03.2015 tarihli iddianame ile sanığa iddianame ile yüklenen 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 14.10.2021 tarihli, 2021/35 Esas, 2021/473 Karar sayılı kararı dikkate alınarak, 5271 sayılı Kanun’un 150/3. maddesi uyarınca sanığa hırsızlık suçundan zorunlu müdafi atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanun’un 188/1 ve 289/1-e maddelerine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2.5271 sayılı Kanun’un 196/2. maddesinde yer alan “Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin cezanın alt sınırının 5 yıl olması karşısında, sanığın yakalama sureti ile başka mahkeme tarafından sorguya çekilemeyeceği gözetilmeden savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devamla mahkûmiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunduğundan,
Başkaca yönleri incelenmeyen Bursa 22. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.04.2016 tarihli ve 2015/327 Esas, 2016/349 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321/1. maddesi gereği Tebliğname’ye uygun olarak BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.