Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2020/9452 E. 2020/14957 K. 09.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/9452
KARAR NO : 2020/14957
KARAR TARİHİ : 09.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Katılana ait evde kiracı olarak bulunan sanığın, bahse konu ikametteki eşyalara zarar verdiğinin iddia ve kabul edildiği somut olayda; sanığın aşamalarda evde kalan bayan arkadaşı tarafından atılı suçun işlendiğini savunarak üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, tanık …. ile ….’ın eylemin sanığın kız arkadaşı tarafından gerçekleştirildiğini öğrendiklerini beyan ettikleri, katılanın da konuya ilişkin görgüye dayalı bilgisi olmadığının anlaşılması karşısında; sanığın atılı mala zarar verme suçundan mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden ve atılı suçu işlediğine ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu denetime olanak verecek şekilde açıklanmadan yazılı şekilde karar verilmesi,
2- 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3- Sanık hakkında mala zarar verme suçundan beraat kararı verilmesi halinde; CMK’nın 251/8. maddesinin uygulanma koşullarının ortadan kalktığı ve güveni kötüye kullanma suçunun CMK’nın 251/1. maddesinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi hale geldiği belirlenerek;

24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesindeki “Basit Yargılama Usulü”nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle 5271 sayılı CMK’na eklenen geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de;
Hükümden sonra, 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile yukarıda anılan geçici madde 5/1-d’de yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş olsa da, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi, ayrıca iptal kararının, CMK’nın 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olması nedeniyle, temyize konu ve CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren, TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen “güveni kötüye kullanma” suçu yönünden, aynı Kanun’un 7. ve CMK’nın 251. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirilme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.