YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/3312
KARAR NO : 2020/15157
KARAR TARİHİ : 14.12.2020
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 01.10.2019 tarihli ilamı uyarınca sanık müdafii Av. …’in 30/03/2015 tarihli dilekçe içeriğinin kesinleşmiş cezanın infazının durdurulmasına yönelik olduğu, dilekçede ayrıca gerekçeli kararın kendisine tebliğ edilmesini istediği halde, gerekçeli kararın sanığın müdafiine tebliğ edildiğine dair dosyada ve UYAP’ta bir belgeye rastlanmadığından, gerekçeli kararın usulüne uygun olarak adı geçen avukata tebliğ edilmesi gerektiği hususu mahkemesine bildirildiği ve mahkemece gerekçeli kararın sanık müdafiine usulüne uygun olarak 24.10.2019 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine sanık müdafiinin sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü 24.10.2019 tarihinde temyiz ettiği ve sanık müdafiinin 24.10.2019 tarihli dilekçesindeki anlatımından temyiz başvurusu ile birlikte eski hale getirme isteminde bulunduğu anlaşılmakla ;
Sanığın yokluğunda verilen 02/02/2015 tarihli kararın, sanığın mahkemeye bildirdiği adreste kardeşi Kader Över’e tebliği sırasında sanığın askerde olduğunun anlaşılması karşısında ; sanık müdafiinin, eski hale getirme istemi yerinde olduğu belirlenip, bu nedenle temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-01.11.2014 tarihli Yakalama, Üst Arama, Muhafaza Altına Alma Tutanağı’na göre; 30.10.2014 tarihinde saat 18.30 sıralarında şikayetçinin cep telefonun elinden alınarak çalınması olayı ile ilgili olarak ekiplerin olayın gerçekleştiği yerde ve çevrede yaptıkları araştırma neticesinde esnafların görevlilere hırsızlık olayını gerçekleştiren şahısların … ve …. isimli şahıslar olduğunu söylemeleri üzerine araştırma sonucu olayı gerçekleştiren sanık … hakkında ayrı soruşturma yürütülen suça sürüklenen çocuk …’un olayın ertesi günü 01.11.2014 tarihinde saat 16.30 sıralarında ekiplerin devriye görevi yaptıkları sırada cadde üzerinde görüldükleri kendilerine hırsızlık olayı ile ilgili bilgi verildiğinde sanık …’ın olay günü suça sürüklenen çocuk … ile birlikte olduklarını ve kapkaç ile telefonu suça sürüklenen çocuk …’un çaldığını, kaçarken kendisine kaç dediği için kaçtığını beyan etmesi üzerine suça sürüklenen çocuk …’un da olayı doğrularak suçu işlediğini ikrar ederek hatta telefonun üzerinde olduğunu söyleyip cebinden çıkararak görevli memura teslim ettiği olayda; sanık … ile suça sürüklenen çocuk … hakkında herhangi bir arama kararı alınmamış olduğu ve ayrıca dosya kapsamına göre sanık …’ın da iadeye açıkça bir karşı duruşunun bulunmadığı da dikkate alındığında; suça sürüklenen çocuk …’un kendi rızası ile cebinden suça konu cep telefonunu çıkararak görevlilere teslim etmesi suretiyle sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un soruşturma aşamasında şikayetçiye suça konu telefonu eksiksiz ve tam iadeyi sağladıklarının anlaşılması karşısında; sanık … hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nın 168/1.maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanık hakkında düzenlenen iddianamede, 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanması istenildiği halde, 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesi gereğince 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanmama ihtimaline binaen sanığa ek savunma hakkı tanınmadan yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 14/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.