Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2020/31533 E. 2021/4250 K. 03.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/31533
KARAR NO : 2021/4250
KARAR TARİHİ : 03.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Muhafaza görevini kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;
1- Haczedilen menkul mallar üzerindeki haczin düşmesi halinde muhafaza görevi yükümlülüğünün sona ereceği ve müsnet suçun oluşmayacağı nazara alınarak, ilgili dosyanın ayrıntılı incelenmesi ile mahcuzlar üzerindeki haczin düşüp düşmediği hususunun kesin olarak tespit edilmesi, haczin düşmediğinin anlaşılması halinde ise; oluşa ve dosya kapsamına göre; sanığın, suça konu malların yediemin olarak kendisine teslim edildiğine dair bilgi verilmediğini, çalıştığı şirkete ait malları araca yüklemesi sebebiyle bahsi geçen 28/07/2010 tarihli haciz tutanağının ön yüzüne imza attığını, tutanağın arka yüzündeki imzanın kendisine ait olmadığını savunduğu, Bursa Kriminal Polis Laboratuvarınca tanzim edilen 04/06/2015 tarihli raporda, tutanağın arka yüzündeki imzanın sanığın elinden çıktığını gösterir nitelik ve yeterlilikte bulgu tespit edilemediğine, yine Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 10/08/2015 tarihli raporda da, söz konusu tutanağın arka yüzündeki imzanın, sanığın imzaları ile kısmi benzerlikler taşımasına karşın sanığın eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediğine dair görüş bildirildiği, yedieminliğin hukuki ve cezai sorumluluğun haciz tutanağının arka yüzündeki metin içerisinde hatırlatıldığının anlaşılması karşısında; sanığın yüklenen suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a) 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesindeki “Basit Yargılama Usulü”nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle 5271 sayılı CMK’na eklenen geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de;
Hükümden sonra, 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile yukarıda anılan geçici madde 5/1-d’de yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan, “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş olsa da, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi, ayrıca iptal kararının, CMK’nın 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olması nedeniyle, temyize konu ve CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren, 5237 sayılı TCK’nın 289/1. maddesinde düzenlenen “muhafaza görevini kötüye kullanma” suçu yönünden, aynı Kanun’un 7. ve CMK’nın 251. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirilme yapılmasında zorunluluk bulunması,
b) Sanık müdafiinin lehe hükümlerin uygulanmasına dair isteğinin, sanık hakkında daha lehe olan TCK’nın 50. maddesi uyarınca tayin olunan kısa süreli hapis cezasının seçenek tedbirlere çevrilmesi talebini de içerdiği halde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden sanık hakkında hükmedilen cezanın ertelenmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 03/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.