Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2020/30605 E. 2021/5274 K. 15.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/30605
KARAR NO : 2021/5274
KARAR TARİHİ : 15.03.2021

Mala zarar verme suçundan suça sürüklenen çocuk …’ın 5237 sayılı Türk Ceza kanunu’nun 151/1, 31/3, 62 ve 52. maddeleri gereğince 1.320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair …1. Çocuk Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2018/346 esas, 2019/134 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27/08/2020 gün ve 94660652-105-38-8941-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/10/2020 gün ve 2020/88571 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
…1. Çocuk Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal etme suçuna ilişkin olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği ve anılan karara karşı suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 28/02/2020 tarihli ve 2019/1099 esas, 2020/622 sayılı kararı ile “Suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen mahkumiyet hükmünün CMK’nın 231/5. maddesi kapsamında verilen kararların istinafı olanaklı bulunmayıp aynı maddenin 12. fıkrası uyarınca itirazının mümkün olduğu ve CMK’nın 264/1. maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuk yönünden yasa yoluna başvuruda ve mercide yanılmanın haklarını ortadan kaldırmayacağının anlaşılması karşısında; aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye, mahkemesince iletilmek üzere dosyanın bu suçlar yönünden incelenmeden mahalline İADESİNE,” karar verildiğinin anlaşılması karşısında, mahallinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz üzerine verilmiş bir mercii kararı bulunmadığı, bu hususta mahallinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilerek yapılan incelemede,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 25/09/2018 tarihli ve 2016/8681 esas, 2018/11178 karar sayılı ilamında yer alan “…Sanığın, müştekiye ait motosikleti çalmak amacıyla direksiyon kilidini kırması şeklinde gerçekleşen eyleminde, hırsızlık suçunun konusu olan motosiklet ile mala zarar verme suçunun konusunun aynı olması ve korunan hukuki yararın tek olması karşısında; ayrıca mala zarar verme suçunun oluşmayacağı gözetilmeden bu suçtan beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş…” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun müştekiye ait bisikletin kilidini kırmak suretiyle üzerine atılı hırsızlık eylemini gerçekleştirdiği somut olayda, Mahkemesince hırsızlık suçunun yanı sıra ayrıca mala zarar verme suçundan da mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakta ise de, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan mala zarar verme eyleminin bir bütün olarak hırsızlık suçu kapsamında kalacağı, ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Her ne kadar eylemin bir bütün olarak hırsızlık suçunu oluşturacağından bahisle suça sürüklenen çocuk … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün kanun yararına bozulması talep edilmişse de; dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk …’ın, olayın diğer faili olan suça sürüklenen çocuk… ile birlikte müştekinin oturduğu binanın eklentisindeki otoparkta bulunan demir direğe bir kilit ile kilitleyerek bağladığı elektrikli bisikletini, kilidi kırarak çaldıkları olayda, eylemin hırsızlık suçunun yanısıra mala zarar verme suçunu da oluşturduğu anlaşılmakla; mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden (…) 1. Çocuk Mahkemesinden verilip kesinleşen 26/02/2019 tarihli ve 2018/346 E., 2019/134 K. sayılı karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 15/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.