Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2019/3233 E. 2019/6439 K. 03.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/3233
KARAR NO : 2019/6439
KARAR TARİHİ : 03.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, ibadethanelere zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 28/05/2014 tarihli karara karşı Cumhuriyet savcısının 1 aylık yasal başvuru süresi gözetildiğinde kararın kesinleşme tarihinin 01/07/2014 olduğu, ihbarın yapıldığı Karşıyaka 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/467 Esas, 2014/582 Karar sayılı kararına konu olayın suç tarihinin ise 26/06/2014 olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihinden önceki tarihli olduğu anlaşılmış ise de, suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydına göre, 3 yıllık denetim süresi içinde İzmir 2. Çocuk Mahkemesinin 2016/125 Esas, 2016/195 Karar sayılı ilamına konu nitelikli hırsızlık suçunu 07/10/2014 tarihinde işlediği, hükmün kesinleştiği ve açıklanması geri bırakılan 28/05/2014 tarihli kararın açıklanma koşullarının oluştuğu belirlenerek yapılan incelemede;
1- Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK’nın 31/2 maddesi uyarınca suç tarihinde işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda, sosyal inceleme raporu ile birlikte değerlendirilerek, uzman hekim raporu alınması gerektiği gözetilmeden, dosya içerisindeki 17/01/2014 tarihli kesin kanaat içermeyen uzman hekim raporu ile yetinilmesi,
2- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/11/2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere Çocuk Koruma Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu ve dosya içerisindeki 23/01/2014 tarihli sosyal inceleme raporunda suça sürüklenen çocuğun ailesiyle de görüşülerek ayrıntılı sosyal incelemesinin yapılmasının gerektiği belirtildiği halde, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlenen 24/01/2014 tarihli iddianamenin suça sürüklenen çocuğa tebliğinin, Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre bilinen adreste tebliğ usulü yerine doğrudan MERNİS adresinde aynı Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ yapılması nedeniyle geçersiz olduğu, suça sürüklenen çocuğun yakalama emri üzerine ilk defa sorgusu sırasında okunan iddianame ile sorgu arasında en az bir hafta süre bulunması gerektiği yönündeki 5271 sayılı CMK’nın 176/4. maddesine uyulmadığı gibi suça sürüklenen çocuğa duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı olduğunun da hatırlatılmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 190/2. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 03/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.