Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2018/6693 E. 2018/15070 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6693
KARAR NO : 2018/15070
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

Nitelikli hırsızlık suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143 ve 62. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2014 tarihli ve 2014/654 esas, 2014/799 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14/09/2018 gün ve 3615-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/09/2018 gün ve 2018/76292 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre,
1- Somut olayda, sanık hakkında müştekinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, müştekinin beyanından başka da bir delil bulunmamasına karşın sanığın samimi bir şekilde ikrarda bulunarak suçlamayı kabul ettiği ve suça konu kolyeyi satmış olduğu yeri kolluk güçlerine gösterdiği, aşamalarda alınan savunmalarında ise pişman olduğunu, müştekinin zararını gidermek istediğini beyan ettiği; müştekinin kovuşturma aşamasında alınan beyanında ise olaydan 10 gün sonra kolluk güçleri tarafından kolyesinin kendisine verildiğini, bir zararının kalmadığını, sanıktan da şikayetçi olmadığını ifade ettiği ancak Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesince, bu şekilde suça konu eşyanın iadesinin 5237 sayılı Kanun’un 168. maddesi anlamında etkin pişmanlık sayılamayacağından bahisle bu yöne ilişkin uygulama yapılmadığı görülmüş ise de; meydana gelen olaydan sonra sanığın samimi şekilde olayı ikrar etmesi ve eşyanın satıldığı yeri göstermesi neticesinde müştekinin kolyesini tekrar elde ettiği hususunun her türlü şüpheden uzak olduğu ancak yukarıda açıklandığı şekilde gerçekleşen pişmanlığın ve eşyanın akıbeti hakkında sanık tarafından verilen bilgi ve neticesinde malın müştekiye teslim edilmesinin etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında uyuşmazlığın toplandığı ve bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiği, bu bağlamda, sanıktan hırsızlığa konu eşyayı satın alan 3. kişi kuyumcunun malın hırsızlık malı olduğunu bilebilecek durumda olmadığı ve esasen iyi niyetli zilyet konumunda bulunduğu, herhangi bir taşınır davasına sebebiyet vermeden de hırsızlığa konu malı ilk zilyedi müştekiye iade ettiği, bu aşamadan sonra da ilk zilyet müştekiye karşı bir hak ileri süremeyeceği ancak zararının tazminine yönelik eşyayı hırsızlayan ve haksız zilyet konumunda bulunan sanığa karşı bedelsiz zenginleşmeye veya zilyetliğin kaybına dayalı dava da açabileceği, bir başka anlatımla sanığın hırsızladığı malı nereye sattığını gösterip malın da müştekiye teslim edilmesinden sonra müşteki yönünden zararın aynen teslim yoluyla giderildiği ve iyi niyetli zilyedin zararını yalnızca sanıktan talep edebileceği, öyle ise ortada 5237 sayılı Kanun’un 168. maddesi kapsamında soruşturma aşamasında gerçekleşen bir etkin pişmanlığın varlığının kabulü gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde;
2- Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin anılan kararındaki kabule göre, kanun koyucu tarafından aranılan anlamda bir etkin pişmanlık olmadığı kabul edilse dahi, sanığın 29/09/2014 tarihli 1. oturumdaki savunmasında ve 18/08/2014 tarihli soruşturma aşamasındaki ifadesinde pişman olduğunu ve müştekinin zararını karşılamak istediğini beyan ettiği, müştekinin de zararının giderildiğini ve şikayetçi olmadığını beyan ettiği nazara alındığında; mahkemece bu duruma karşın zararın giderilmediği düşünülüyorsa zararın ve bu zararın hangi aşamada karşılanmak istediğinin tesbit edilerek bir ödeme noktası tayin edilip, sanığa zarar giderme imkanı sunularak sonuca göre, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sanığın hukuki durumunun buna göre tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık yakalandığında, suça konu kolyeyi sattığı yeri söyleyerek müştekiye iadesini sağlamışsa da; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2013 gün ve2012/6-1232 esas – 2013/106 karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı bir üçüncü kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden sanığın artık eşya üzerinde tasarruf yetkisi kalmadığından, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan eşyayı sattığı yeri göstermesi sonucu eşyanın satın alınan kişiden alınarak mağdura iadesinin 168. madde anlamında sanık tarafından gerçekleştirilmiş bir iade veya tazmin olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla, sanığın kolyeyi sattığı kuyumcu olan … isimli kişinin zararının sanık tarafından giderildiğine dair dosya içerisinde herhangi bir beyan yahut tespit olmadığı da nazara alındığında; mahkemenin etkin pişmanlığın şartları oluşmadığını belirterek yazılı şekilde karar vermesinde isabetsizlik görülmediğinden (ANTALYA) 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 24.12.2014 gün ve 2014/654 E., 2014/799 K. sayılı kararına yönelik yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.