Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2018/6681 E. 2018/14577 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6681
KARAR NO : 2018/14577
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

Hırsızlık suçundan sanık …’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493, 522 ve 81/2. maddeleri uyarınca 3 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2000 tarihli ve 1998/558 esas, 2000/352 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebinin kabulü ile sanığın anılan Kanun’un 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2005 tarihli ve 1998/558 esas, 2000/352sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 01/11/2018 gün ve 5259-2016 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/11/2018 gün ve 2018/89964 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, uyarlama yargılaması yapılırken infaz kanunu hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesinde yer alan “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için de duruşma açılması gerektiği nazara alındığında, sanığın 19/03/1998 tarihinde müştekiye ait dairenin giriş kapısını kırarak içeri girmek suretiyle müştekinin çok sayıda ziynet eşyası ve iki adet ayakkabı çalması şeklinde gerçekleşen somut olayda, 5237 sayılı Kanun’a göre eylemin bina içerisinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçunun yanında 5237 sayılı Kanun’un 116/1. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığını ihlal etme ve 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu, bu şekilde 765 sayılı Kanun’un sanık lehine olduğu, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için de duruşma açılması gerektiği hususları gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesindeisabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlünün ve katılanın yokluğunda, dosya üzerinden verilen 22.06.2005 tarih ve 1998/558 E., 2000/352 K. sayılı mahkûmiyet kararı, her ne kadar hükümlüye 24.06.2005 tarihinde tebliğ edilmişse de, uyarlama yargılaması sırasında davadan hiç haberdar edilmeyen katılana bu ek kararın tebliğe çıkarılmadığı gibi, temyiz yasa yoluna tabi olan ek kararda yasa yolunun itiraz olarak gösterilmesi suretiyle hükümlünün de yanıltıldığı, dolayısıyla bu ek kararın usulüne uygun kesinleşmediği ve sonraki tüm işlemlerin hukuken geçersiz olduğu belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, öncelikle 22.06.2005 tarihli ek kararın usulüne uygun olarak hükümlü ve katılana tebliğ edilip, usulüne uygun biçimde kesinleştirilmesinden sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup (İZMİR) 9. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 22.06.2005 gün ve 1998/558 E., 2000/352 K. sayılı ek kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 03/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.