Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2018/6555 E. 2018/15350 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6555
KARAR NO : 2018/15350
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıklar … ve … hakkında hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını bozma, mala zarar verme suçlarından yapılan yargılama sonucunda, Ankara Batı 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/06/2015 gün ve 2015/378 E. 2015/464 K. sayılı kararı ile TCK nun 142/2-h, 143, 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay, 116/2-4, 119/1-c, 62 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay, 151/1, 168/2, 62. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş, hükümden 6 gün sonra 11/06/2015 tarihinde müşteki tarafından dosyaya sunulan dilekçe ile zararın tamamının ödendiği belirtilmiş, hükmün sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 19/04/2016 tarihli 2015/19084 E, 2016/6208 K sayılı ilamıyla “TCK’nın 142/2-h, 143. maddesinde düzenlenen geceleyin hırsızlık suçuna öngörülen ceza miktarının alt sınırının 5 yıldan fazla olduğu gözetildiğinde, CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca sanıklara müdafii atanması gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle, hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına” karar verilmiş, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda 01/07/2016 tarihli 2016/582 E, 2016/647 K. sayılı karar ile “Öncelikle TCK-141 yahut 142. madde ile temel ceza hesaplandıktan sonra TCK-143’ün uygulanması gündeme gelebilecektir. … TCK-143 temel madde olmayıp, yalnızca bir uygulama maddesidir ve ceza miktarına sonuç bağlanan usule yönelik işlemlerde dikkate alınmayacaktır…. zorunlu müdafi atanmasını gerektiren hallerde de bu esastan ayrılmayı gerektirecek bir yasal düzenleme bulunmamaktadır” şeklindeki gerekçe ile aynı hükümde ısrar edildiği belirtilmiş, “05/06/2015 tarihli eski ilamda direnilmiş olmakla karar tarihi olarak bu ilam tarihinin esas alınmasının gerektiği, TCK’nın 168 maddesinin uygulanabilmesi için etkin pişmanlığın en geç hüküm tarihine kadar gösterilmesinin gerektiği, bu nedenle direnme kararı verilen hükmün tarihi itibariyle de 168. madde koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiştir” şeklindeki gerekçe ile de sanıklar hakkında etkin pişmanlık nedeniyle TCK nın 168. maddesinin uygulanması reddedilmiş, kararın sanıklar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 28/03/2017 günlü, 2017/320 E., 2017/3558 K. sayılı ilamıyla “direnme kararında bozmadan önce verilen kararda yer verilmeyen yeni gerekçeler gösterildiği ve bu itibarla mahkemenin verdiği kararın direnme kararı olmayıp bozmaya uyularak verilmiş bir karar olduğu” belirlenerek kararın onandığı, hükümlü … tarafından verilen 29/01/2018 ve 05/02/2018 tarihli dilekçeler ile karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine, “mahkemenin bozmadan sonra yeniden inceleme ve yargılama yaparak hüküm kurduğu anlaşıldığından sanıkların ilk karardan sonra, temyiz aşamasında yaptığı tam ödeme konusunda sanıklar hakkında TCK’nın 168. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken haksız gerekçe ile talebin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesi ile, Dairemizin Ankara Batı 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/07/2016 tarihli, 2016/582 E., 2016/647 sayılı kararının onanmasına dair 28/03/2017 tarihli, 2017/320 E., 2017/3558 K. sayılı kararının sanıklar … ve … lehine bozulmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/11/2018 gün, KD/2018/86027 sayılı karar düzeltme talebi üzerine 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca itiraz hakkında karar verilmek üzere dosya Dairemize gönderilmekle yapılan incelemede;
Sanıklar … ve …’ın 15/05/2015 tarihli savunmalarında, “şu ana kadar müşteki ile görüşemedik ancak görüşüp zararını gidermek istiyoruz, ailemize de görüşte söyledik müştekinin zararını giderecekler” dedikleri, aynı duruşmada sanıklara, zararı gidermeleri halinde hukuki durumları değişeceğinden, zararı gidermeleri için sonraki celseye kadar süre verildiği, 05/06/2015 tarihli celsede müşteki …’ın “levye ile kırılarak içeriye girildiğini bilgisayar ile 15-20TL civarında bozuk paranın alındığını gördüm, sanıkları tanımıyorum sonradan …’in babası geldi bilgisayarımın bedeli 2.800TL olmasına rağmen bana yanlızca 400 TL ödeme yaptı kalan kısım ödenmedi, bu nedenle kısmi iadeyi kabul etmiyorum zararım giderilmemiştir” dediği, müştekinin beyanından sonra sanıklardan sorulduğunda; “şu anda durumum olmadığı için zararı gideremiyorum, dışarıda olsaydım ödeyebilirdim” dedikleri, mahkemece 05/06/2015 tarihli karar ile “hırsızlık suçuna dair zararın giderilmediği, müştekinin kısmi iadeyi kabul etmediği gözetilerek hırsızlık suçu yönünden zararın giderilmediği kabul edilip ancak ödenen 400,00 TL’nin bilinen özelliği ve zarar miktarı gözetilerek mala zarar verme suçu yönünden zararın tamamının giderildiği” kabul edilip, mala zarar verme suçu yönünden TCK’nın 168/1. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapıldığı, hırsızlık suçu yönünden TCK’nın 168. maddesinin uygulanmadığı, hüküm tarihinden 6 gün sonra müşteki …’ın mahkemeye verdiği 11.06.2015 havale tarihli dilekçesi ile, “sanıklardan …’ın babası … ve eşi … ile …’ın babası … zararımın tümünü karşılamışlardır, davacı değilim, şikayetimden vazgeçiyorum” şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında; ilk karardan sonra zararın karşılanmış olması nedeniyle hükmün bozulması yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
Dairemizin sanıklar … ve … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik 28/03/2017 gün ve 2017/320 E., 2017/3558 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA karar verilerek yapılan incelemede;
TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Müştekinin zararının ilk hükümden sonra 11/06/2015 tarihinde karşılandığının anlaşılması karşısında, kovuşturma aşamasında gerçekleşen iade nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 12/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.