Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2017/3207 E. 2019/848 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/3207
KARAR NO : 2019/848
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Dosya kapsamına göre, müteveffa katılan …’in mülkiyeti kendisine ait olan taş ocağını, 11/05/2012 tarihli “Rödövans Sözleşmesi” ile taş ocağının işletmeciliğini yapmak üzere sanık …’a kiraladığı, sanık tarafından katılana yapılması gereken ödemeler yapılmayınca, katılan tarafından sözleşme hükümlerine dayanılarak 30/10/2012 tarihinde noter kanalıyla sözleşmenin feshedildiği, katılan 16/11/2012 günü taş ocağını kontrol etmek amacıyla olay yerine gittiğinde, taş ocağındaki 2 adet 20.000 litrelik su tankı, 1 adet 20.000 litrelik mazot tankı 1 adet tam otomatik 80 tonluk kantar ve bu kantara ait bilgisayar ve kasası ile 1 adet kamptırın yerinde olmadığını görüp kolluğa müracaat ettiği, … Cumhuriyet Başsavcılığının 10/12/2012 tarihli iddianamesi ile katılanın 16/11/2012 tarihli müracaatı üzerine çalındığı belirtilen yukarıdaki malzemeler ile ilgili olarak kamu davasının açıldığı, sanığın savunmasında, iddianamede belirtilen malzemeleri katılandan satın aldığını savunmuşsa da buna dair herhangi bir sözleşme veya ödeme belgesini sunmadığı, yine katılanın iddianame tarihinden sonra 25/12/2012 günlü ve 03/01/2013 günlü hırsızlık müracaatlarına ilişkin olarak mahkemece sorulması üzerine Kadınhanı Cumhuriyet Başsavcılığının 22/05/2013 tarihli cevabi yazısında, bu olaylara ilişkin ayrıca bir dava açılmadığının bildirildiğinin anlaşıldığı olayda, mahkemece katılanın sanık ile aralarındaki sözleşmeyi 30/10/2012 tarihinde feshetmesinden sonra suça konu eşyalar çalındığından eylemin güveni kötüye kullanma suçunu değil hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmişse de; katılanın tek taraflı beyanla gerçekleştirdiği fesih işleminin, sanığın hakimiyet alanına ulaştığı anda geleceğe etkili olarak hüküm doğuracağı, katılan tarafından noter aracılığı ile sanığa gönderilen 30/10/2012 tarihli fesih ihtarnamesinin sanığa ne zaman tebliğ edildiğine dair mahkemece herhangi bir araştırmanın yapılmadığı, ayrıca, Kadınhanı Cumhuriyet Başsavcılığının 10/12/2012 tarihli iddianamesi ile katılana ait taş ocağından katılanın 16/11/2012 günü yaptığı kontrolde yerinde olmadığını tespit ettiği suça konu eşyalara ilişkin kamu davasının açılmış olduğu, iddianame tarihinden sonraki olaylara ilişkin olarak açılmış herhangi bir kamu davasının da bulunmadığı nazara alınarak, öncelikle dosya arasındaki 30/10/2012 tarihli fesih ihtarnamesinin sanığa ne zaman tebliğ edildiğinin ilgili noterlikten sorularak rödövans sözleşmesinin sona erme tarihinin tespit edilmesi, mütevaffa katılanın 16/11/2012 tarihinde yaptığı kontrolde iddianamede belirtilen eşyaların çalındığını tespit etmekle birlikte eşyaların ne zaman çalındığına ilişkin net bilgisinin bulunmaması nedeniyle, söz konusu taş ocağında kendisine ait makineler ile bir dönem çalışma yapan tanık …’den iddianamede belirtilen eşyaları en son taş ocağında ne zaman gördüğü sorularak ve sanıktan da suça konu malzemeleri taş ocağından ne zaman çıkarıp sattığının sorularak suç tarihinin de kesin olarak tespitine çalışılması, yapılacak tüm araştırma ve inceleme sonucuna göre sanık üzerine atılı suçun güveni kötüye kullanma suçunu veya adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 16/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.