YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/2126
KARAR NO : 2017/5521
KARAR TARİHİ : 15.05.2017
Hırsızlık suçundan sanık …’nun, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1, 522/1, 59/2 (4’er kez), 71 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4. maddeleri uyarınca 6 yıl 15 ay 15 gün hapis ve 1.423.656.000 Türk lirası ağır para cezaları ile cezalandırılmasına dair İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/02/2003 tarihli ve 2001/1502 esas, 2003/16 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b (4 kez), 143 (2 kez), 145 (2 kez), 62 (4 kez) ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4. maddeleri maddeleri uyarınca 2 yıl 32 ay 20 gün hapis ve 800,00 yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin anılan Mahkemenin 10/06/2005 tarihli ve 2001/1502 esas, 2003/16 sayılı karar aleyhine … Bakanlığınca verilen 14/02/2017 gün ve 94660652-105-35-166-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/02/2017 gün ve 2017/11023 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12/09/2006 tarihli ve 2006/359-7944 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre,
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanun tespit edilip, bu kanunun uygulanması herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde,
2- Müştekilere ait evlerin içerisine kapılarının kırılması, çatlatılması ve zorlanması suretiyle girilerek hırsızlık yapılması olayında, 5237 sayılı Kanun uygulandığında hırsızlık dışında, konut dokunulmazlığını ihlâl ve mala zarar verme suçlarından da değerlendirilme yapılması gerekeceğinin gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
3-5237 sayılı Kanun uyarınca hükmolunan cezaların ayrı ayrı varlıklarını korudukları, cezaların toplanmasının yeni kanun sistematiğinde bulunmadığı, sadece infaz aşamasında koşullu salıverilme ve hak ederek tahliye tarihlerinin belirlenmesi için, mahkemeden toplama kararı istenebileceği gözetilmeden cezaların içtima edilmesinde,
4- 5237 sayılı Kanun’un 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 522. maddesindeki “hafif “ ve “pek hafif” ölçütleri ile her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığı”nın 5237 sayılı Kanun’a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar (örneğin; bir kaç meyve veya ekmek, yiyecek; bir iki defter, kalem; sigara, bira ve benzeri), değer olarak az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, sanık …’nun müşteki…’e karşı işlediği hırsızlık suçunda değer azlığı koşulları oluşmadığı halde 5237 sayılı Kanun’un 145. maddesi uyarınca cezada indirim yapılmasında,isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I- (4) no’lu kanun yararına bozma istemi nedeniyle yapılan incelemede;
Kanun yararına bozma yasa yoluna, temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı başvurulabilmesi karşısında, kesin hükmün otoritesini tümüyle zedelememesi gerektiğinden, hukuka aykırılıkların ciddi boyutlara ulaşması yanında, maddi meseleye ilişkin kanıtların takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı gibi hakimin takdir yetkisi kapsamına giren hususlar ile takdirin hatalı kullanılması ile ilgili hukuka aykırılıklar yönünden de kanun yararına bozma yasa yoluna gidilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 19.02.2008 gün, 2008/5-19, 2008/31 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olup, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır. Her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, sadece olağan denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alınabileceğinden, sanık hakkında müşteki…’e yönelik gerçekleştirdiği hırsızlık eyleminde cezasından TCK’nın 145. maddesi uyarınca indirim yapılmaması gerektiğine ilişkin 4 no’lu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
II- (1), (2) ve (3) no’lu kanun yararına bozma istemi nedeniyle yapılan incelemede;
1- 5252 sayılı Kanun’un 9/1. maddesi, 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya sonraki yasa ile cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı doğmuşsa yargılamasının duruşmalı yapılması zorunludur. Evrak üzerinde inceleme yapılabilmesi ise ancak belirtilen bu haller dışında söz konusu olabilecektir. Hükümlü hakkında lehe olan yasanın saptanabilmesi için takdir hakkının kullanılması gerekeceğinden duruşma açılıp uyarlama yargılaması yapılarak karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 5237 sayılı TCK’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY’nın 493/1. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle, müştekiler …ve …’a ait konutlara girilerek gerçekleştirilen eylemlerin, hırsızlık suçunun yanı sıra konut dokunulmazlığının ihlali suçunu, ayrıca müştekiler … ve …’a yönelik mala zarar verme suçunu da oluşturduğu halde, bu suçlarla ilgili değerlendirme yapılmayıp, 5252 sayılı Yasa’nın 9/3 maddesi uyarınca, 765 sayılı ve 5237 sayılı TCK’nın ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanması ve her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması,
3-5237 sayılı TCK’da cezaların toplanması sistemine yer verilmeyip, 5275 sayılı Kanun’un 99. maddesine göre infaz aşamasında değerlendirilmesi olanağı bulunduğu halde, sanık hakkında verilen sonuç cezaların içtima olunarak (toplanarak) hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmadığı gözetilmeden içtima olunarak hüküm kurulması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (İZMİR) 10. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 10/06/2005 gün ve 2001/1502 Esas, 2003/16 Karar sayılı ek kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, infaz aşamasındaki lehe uygulamaların kazanılmış hak oluşturmayacağı dikkate alınarak, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin, yerel mahkemece yerine getirilmesine, 15/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.