Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2017/1875 E. 2019/123 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1875
KARAR NO : 2019/123
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Eklenti (müştemilat) kavram olarak konuta ya da işyerine bağlı veya pek yakın yerler anlamını taşır. Daha açık bir deyimle “eklenti” (müştemilat) konut ya da işyeri ve benzeri yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yerlerdir.
Bir yerin, hak sahibinin başkalarının buraya girmesine rıza göstermeyeceğini belirtecek nitelikte bir takım işaretlerle dış alemden ayrılmış olması, bu yerin konut ya da işyeri eklentisi sayılması için yeterlidir. Bu işaretlerin mutlaka sağlam ve aşılması mümkün olmayan duvar şeklinde olmasına gerek yoktur. Hatta bu engellerin, maddi olması da şart olmayıp, pisişik bir engel veya işaret olması da yeterlidir. Daha doğrusu bu yere girmenin, hak sahibinin rızası dışında olamayacağının anlaşılır durumda olması gerekir. Özellikle failin kastının belirlenmesi bakımından hak sahibinin özgüleme (tahsis) iradesini anlaşılır kılacak, bazı maddi işaretlerin bulunmasına gereksinim vardır.
Bir yerin etrafı çevrili ise, burayı eklenti saymak kolaydır. Fakat bir yerin etrafı çevrili bir yer içinde bulunması o yerin her zaman için konut eklentisinden sayılmasını mümkün kılmaz. Çünkü önemli olan bu yerin, girildiği takdirde konut ya da işyeri sakinlerinin kişi özgürlüklerinin huzur ve güvenliğinin bozulabileceği bir yer olmasıdır.

O halde suça konu olan bir yer, doğrudan doğruya konut ya da işyeri olmasa bile bu yere girilmesi veya girildikten sonra çıkılmaması konutun ya da işyerinin huzur ve sükununu bozuyorsa, dolayısıyla kişi hürriyetini ortadan kaldırıyorsa, bu gibi yerleri eklenti olarak daha doğrusu konutun ya da işyerinin eklentisi (müştemilatı) olarak kabul etmek uygun olur. Her olayın ve konutun ya da işyerinin özelliğine göre duruşma yargıcı konut ya da işyeri eklentisi olduğu ileri sürülen yerde keşif yaparak, bu yerin konut ya da işyeri eklentisi olup olmadığı konusunda yerinde araştırmada bulunarak, yöresel gelenek ve inançları da gözeterek, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçiminde bir sonuca varmak zorundadır.
Somut olayda hırsızlığın ne şekilde nereden yapıldığına dair olay yeri inceleme raporu ve görgü tespit tutanağının olmadığı gözetildiğinde dosya içerisinde bulunan kamera kayıtlarından elde edilen fotoğraflar incelendiğinde iş yerinin kapısının bulunduğu iki yanında tezgahların bulunduğu ön tarafının açık olduğunun anlaşılması karşısında sanığın, suça konu malzemeleri aldığı yerin, olay tarihi itibariyle bina vasfında veya bir binanın eklentisi niteliğinde bir yer olup olmadığı hususu, keşif yapılmak suretiyle duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenip, sonucuna göre suça konu yer bina veya eklentisi niteliğinde ise sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinin uygulanması, bina veya eklentisi niteliğinde olmadığının tespiti halinde ise aynı Kanun’un 141/1. maddesinin uygulanması gerektiği belirlenerek; sanığın üzerine atılı suçun TCK’nın 141/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunun tespiti halinde; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen suçun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 08/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.