Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2016/19794 E. 2017/902 K. 30.01.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/19794
KARAR NO : 2017/902
KARAR TARİHİ : 30.01.2017

Hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından suça sürüklenen çocuk …’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 35/2, 116/1, 119/1-c, 31/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis, 5 ay 20 gün hapis, 10 ay hapis ve 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. Maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Gaziantep 1. Çocuk Mahkemesinin 15/11/2012 tarihli ve 2011/390 esas, 2012/667 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun denetim süresinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkumiyetine karar verildiğinden bahisle önceki hüküm açıklanarak 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 35/2, 116/1, 119/1-c, 31/2, 62/1, 50/1-a ve 52. maddeleri gereğince 1.500,00, 3.400,00, 6.000,00 ve 3.000,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 1. Çocuk Mahkemesinin 29/04/2016 tarihli ve 2016/228 esas, 2016/643 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 15/11/2016 gün ve 94660652-105-27-9845-216 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/12/2016 gün ve 2016/391690 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Suç tarihlerinin 10/04/2011 ve 01/05/2011 olduğu halde gerekçeli karar başlığında sadece 10/04/2011 olarak yazılmasının mahallinde düzeltilebilir bir eksiklik olduğu gözetilerek yapılan incelemede,
Suça sürüklenen çocuk hakkında müştekiye yönelik olarak 10/04/2011 ve 01/05/2011 tarihlerinde hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarını işlediğinden bahisle ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 29/03/2016 tarihli ve 2014/25829 esas, 2016/5831 sayılı ilamı ile de belirtildiği üzere, suç tarihlerinin çok yakın olduğu ve suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette bulunduğu, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında farklı tarihlerde işlendiği anlaşıldığından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanarak cezanın arttırılması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I-Hırsızlık suçuna ilişkin kanun yararına bozma isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 21.05.2013 tarih ve 2012/13-1543 E. – 2013/257 K. sayılı kararında, suçlardan birinin tamamlanmış diğerinin teşebbüs aşamasında kalması durumunda, şayet suçlar aynı nitelikte ise, örneğin ikisi de suçun
basit şekli ise tamamlanmış suçtan hüküm kurulması gerektiğinin, tamamlanmış olan eylem suçun basit halini, teşebbüs aşamasında kalmış eylem ise suçun nitelikli halini oluşturuyorsa, bu durumda her bir suç için ayrı ayrı uygulama yapılarak sonucuna göre hangi suç daha ağır cezayı gerektiriyorsa ise o suç üzerinden zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiğinin, sonuçta zincirleme suç nedeniyle ceza belirlenirken suçun en ağır cezayı gerektiren hali üzerinden uygulama yapılması gerektiğinin belirtilmesi ve ayrıca zincirleme suç hükümleri uygulanarak verilecek ceza, teselsülü oluşturan her bir suçun müstakil olarak belirlenen cezalarından az, toplamlarından ise fazla olmaması gerektiğinin belirtilmesi karşısında, somut olayda suça sürüklenen çocuğun 01/04/2011 tarihinde işlediği tamamlanmış hırsızlık suçundan 10 ay hapis cezasının, 01/05/2011 tarihinde işlediği teşebbüs aşamasında kalmış hırsızlık suçundan ise 2 ay 15 gün hapis cezasının verilerek her iki tarihteki eyleminden dolayı ayrı ayrı cezalandırılmasına yoluna gidildiği, yukarıdaki açıklama ışığında lehe düzenleme olarak getirilen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ve TCK’nın 43/1. maddesi gereğince arttırımın asgari orandan (¼) yapılması halinde ise, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 142/1-b, 43/1, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca verilebilecek asgari cezanın 1 yıl 15 gün hapis cezası olabileceğinin anlaşılması ve sonuç olarak mahkemece yapılan uygulamanın suça sürüklenen çocuk lehine olduğunun anlaşılması karşısında, hırsızlık suçu bakımından kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
II-Konut dokunulmazlığının ihlali suçuna ilişkin kanun yararına bozma isteminin incelenmesinde;
Her ne kadar suça sürüklenen çocuğun 01/05/2011 tarihinde işlemiş olduğu konut dokunulmazlığının ihlali suçundan, 5237 sayılı TCK’nın 116/1, 119/1-c ve 31/2 maddeleri uyarınca belirlenen 6 ay hapis cezasından, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, 5 ay hapis cezası yerine hesap hatası sonucu 5 ay 20 gün hapis cezasına, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a maddesine göre hükmolunan hapis cezasının günlüğü 20 TL’den paraya çevrilirken 3.000 TL yerine 3.400 TL adli para cezasına hükmedilmiş ise de, aynı Kanun’un 43. madesinin uygulanması halinde yapılan bu hesap hatasının sonuca etkili olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.03.2015 tarihli ve 2014/2-37 E., 2015/47 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ilk fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, TCK’nın 43/1. maddesi düzenlemesinden anlaşılacağı üzere, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hallerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda arttırılmaktadır. TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması ve bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, suça sürüklenen çocuğun 10/04/2011 ve 01/05/2011 tarihlerinde müştekiye ait ikamete müştekinin rızası dışında girmek suretiyle birçok eşya ve gıda malzemesi çalması şeklinde gerçekleşen eylemleri arasında hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan, hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasından artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde iki ayrı konut dokunulmazlığının ihlali suçundan mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (GAZİANTEP) 1. Çocuk Mahkemesinden verilip kesinleşen 29/04/2016 gün ve 2016/228 E., 2016/643 K. sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/1. maddesi uyarınca ve mahkemenin alt sınırdan hüküm kurmak yönündeki takdiri de gözetilerek hapis cezasının 6 ay olarak belirlenmek suretiyle cezalandırılmasına, verilen cezanın TCK’nın 119/1-c. maddesi uyarınca bir kat arttırılarak 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, temel cezanın alt sınırdan belirlenmesi hususu da gözönünde bulundurularak, TCK’nın 43/1. maddesi gereğince, verilen cezada 1/4 oranında arttırım yapılarak 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezada TCK’nın 31/2. maddesi gereğince verilen cezada 1/2 oranında indirim yapılarak 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca takdire göre 1/6 oranında indirim ile cezanın 6 ay 7 gün hapis olarak belirlenmesine, hükmolunan 6 ay 7 gün hapis cezasının TCK’nın 50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca günlüğü takdire göre 20,00 TL’den hesaplanarak 3.740 TL adli para cezasına çevrilmesine, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, hükmün diğer bölümlerinin aynen korunmasına, 30.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.