YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/13761
KARAR NO : 2018/4809
KARAR TARİHİ : 19.04.2018
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı anlaşılmakta ise de; Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılan kimseye, adresini değiştirdiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiş, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı öngörülmüştür.Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Aksi halde 35. maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir. Sanığın mahkemeye bildirdiği adreste daha önce yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığından kendisine 35. maddeye göre yapılan tebligat işleminin usulsüz olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın, 18/02/2014 tarihli temyiz isteminin, öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken eylemin geceleyin işlenmesi nedeniyle TCK’nın 143. maddesinin, teşebbüs hükümlerine ilişkin aynı Yasa’nın 35. maddesinden önce uygulanması gerektiği gözetilmeyerek TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması sonuç ceza değişmediğinden, sanığın adli sicil kaydında geçen Küçükçekmece 5.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/10/2001 tarihli, 2001/553 esas ve 2001/1516 karar sayılı ilamı ile 765 sayılı TCK’nın 493/1 maddesi uyarınca verilip 04/03/2013 tarihinde kesinleşen 2 yıl 6 ay 1 gün hapis cezası tekerrüre esas olmasına rağmen sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Yargılamanın yapıldığı esas mahkemesince sorgusu yapılmamış olan sanığın alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Yakalama emri üzerine de olsa yargılamasının yapıldığı istinabe mahkemesince sorgusundan önce sanığa ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulması zorunludur. İnceleme konusu dosyada, sanığın Sındırgı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yakalama kararı uyarınca yapılan 04/02/2008 tarihli sorgusundan önce ifadesini yargılamanın yapıldığı esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulmayıp, 5271 sayılı CMK’nın 196/2. maddesine aykırı şekilde yapılan sorgusu esas alınmak suretiyle hükümlülük kararı verilerek savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 19/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.