Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/943 E. 2015/4550 K. 05.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/943
KARAR NO : 2015/4550
KARAR TARİHİ : 05.03.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Olay yeri inceleme raporu, yakınanın beyanı ve dosya içeriğine göre; yakınanın kapılarını kilitleyip sokağa park ettiği aracının çalınmasından sonra, sol ön kapı kilit göbeği ile bagaj kilit göbeğinin zorlanmış ve arka camının sökülüp içeri bırakılmış şekilde kolluk görevlilerince bulunduğu ve düz kontak yapıldığının belirtilmesi karşısında; suça sürüklenen çocuğun eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 142/1-b maddesinde yazılı hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yetersiz ve konusunda uzman olmayan bilirkişinin görüş ve raporuna dayanılarak yazılı şekilde aynı Yasanın 141/1. maddesinden hüküm kurulması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya toplanan delillere mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre diğer itirazlar yerinde görülmemiştir. Ancak;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesi uyarınca “hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder”. Aynı maddenin onuncu fıkrası ise; “denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir” hükmünü içermekte olup, bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün
açıklanmasının geri bırakılması, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde yargılama giderlerinin sanığa yükletileceğine dair, 5271 sayılı CMK’nın 325. maddesinin 5560 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişik 2. fıkrası uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde dahi yargılama giderlerine hükmedileceği ancak hükmün yargılama giderlerine ilişkin bölümünün de mahkumiyet hükmüne bağlı olarak geri bırakılma kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak hükmün açıklanması ve kesinleşmesinden sonra yargılama giderlerinin tahsil edilebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rağmen CMK’nın 325. maddesinin 2. fıkrasına yanlış anlam verilerek sanıktan yargılama giderlerinin tahsil edilmesi ise geri bırakılan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmasına neden olur ki, bunun da CMK’nın 231. maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesine açıkça aykırılık teşkil edeceği gözetilmeden, 23.01.2009 tarihli karar ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken, suça sürüklenen çocuğun neden olduğu 36,47 TL yargılama giderinin kendisinden alınmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, yargılama gidelerinin tahsili için harç tahsil müzekkeresi de düzenlendiği halde, deneme devresinde suç işlenmesi nedeniyle hükmün açıklanmasına karar verilirken de suça sürüklenen çocuğun aynı yargılama giderlerinden bir kez daha sorumlu tutulmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; “…suça sürüklenen çocuktan 36,47 TL yargılama gideri alınmasına…” ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
a) Mağdura ait otomobilin çalınması sırasında ve sonrasında ayrıca zarar verilmesi eyleminde, hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun aynı olması, başka bir ifadeyle korunan hukuki yararın tek olduğu gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da cezalandırılmasına karar verilmesi,
b) Kabule göre de;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106/4. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle 18 yaşını tamamlamayan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde, hapse çevrilemeyeceği ancak aynı maddenin 11. fıkrasına göre işlem yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi (BOZULMASINA), 05/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.