YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1936
KARAR NO : 2015/1732
KARAR TARİHİ : 04.02.2015
Tebliğname No : KYB – 2014/416655
Hırsızlık suçundan sanık …’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1, 522/1, 59/2 ve 71. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Asliye Ceza Mahkemesinin 20/04/1998 tarihli ve 1997/1694 esas, 1998/352 sayılı kararının infazı sırasında sanığın, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebinin kabulüne ve 5237 Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 143 ve 62. maddeleri gereğince iki kez 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, infaz hukuku yönünden cezalar içtima ettirilerek neticeden 4 yıl 22 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 03/03/2006 tarihli ve 1997/1634 esas, 1998/352 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 18/12/2014 gün ve 2014/22680/75165 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/12/2014 gün ve 2014/416655 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre;
1-Uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-5252 sayılı Yasa’nın 9/3. maddesi uyarınca hükümlünün yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilerek, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için duruşma açılması gerektiğinin gözetilmemesinde.
3-Sanığın eyleminin hırsızlık suçunun yanı sıra 5237 sayılı TCK’nın 116, 151 ve 73. maddelerine uyan konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu gözetilerek bu hususlarda değerlendirme yapılmamasında, isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5252 Sayılı Kanun’un 9/1. maddesi, 1.6.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması ve 5237 sayılı TCY’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY’nın 493. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle, yakınana ait konuta cam kırmak suretiyle girilerek gerçekleştirilen eylemin, hırsızlık suçunun yanı sıra suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında bulunan konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu gözetilmeden, bu suçlarla ilgili bir değerlendirme yapılmayıp, 5252 sayılı Yasa’nın 9/3 maddesi uyarınca, 765 sayılı ve 5237 sayılı Yasa’ların ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanması ve her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile denetime olanak vermeyecek şekilde hüküm kurulması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (ANTALYA) 4.Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 03.03.2006 gün ve 1997/1634, 1998/352 sayılı kararın 5271 sayılı
Ceza muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin, yerel mahkemece yerine getirilmesine, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.