Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/15828 E. 2015/20199 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/15828
KARAR NO : 2015/20199
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 8 – 2014/344237

MAHKEMESİ : Gölcük 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2014/47 (E) ve 2014/165 (K)
SUÇ : Karşılıksız yararlanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5237 sayılı TCK’nın 168. maddesine 02.07.2012 tarihinde kabul edilip, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 84. maddesiyle eklenen 5. fıkrası ile “Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Acak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.” hükmü kabul edilmiştir.
Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde pişmanlık; “yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülme, nadim olma” şeklinde tanımlanmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.04.2013 gün ve 2012/6-1437 Esas, 2013/153 Karar sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında vurgulandığı gibi; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanabilmesi için, maddede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi durumunda, failin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı, geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi gerekmektedir. Kanun koyucunun, 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde “tek başına iade ve tazmine” değil, “pişmanlık sonucu iade ve tazmine” önem verdiği nazara alınarak, iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi halinde, failin gerçek anlamda bir pişmanlığından söz edilemeyeceğinden, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmayacaktır.
Somut olayda, katılan kurumun 19/03/2014 tarihli yazısında, kurum alacağı için icra takibinin başlatıldığının, icra kanalıyla 230 TL’nin tahsil edildiğinin ve ödenmesi gereken borcun 909,07 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmakla, 230 TL’nin katılan kurumca icra yoluyla tahsil edilmesinde sanığın pişmanlığının söz konusu olmaması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 168/5. maddesinin uygulanması mümkün olmadığından tebliğnamadeki bozma düşüncesine katılınmamış; yapılan duruşmaya toplanan delillere mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre diğer itirazlar yerinde görülmemiştir. Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi gereğince hapis cezası ertelenen sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği hususunun ihtar edilmesi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde “… hapis cezasının aynen infazına karar verilmesine” şeklinde belirtilmesi suretiyle infazda duraksamaya neden olunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesine ilişkin ihtaratın çıkartılmasına, yerine “5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi gereğince cezası ertelenen sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin sanığa ihtarına” cümlesinin eklenmesine karar verilmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.