YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/15761
KARAR NO : 2015/17327
KARAR TARİHİ : 06.10.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Suça sürüklenen çocuklar hakkında “mala zarar verme” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Suç tarihi itibariyle 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocukların eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 151/1, 31/3. maddelerinde tanımlanan mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanunun 66/1-e, 66/2, maddelerinde öngörülen 5 yıl 4 aylık zamanaşımının, hüküm açıklanarak mahkumiyet hükmünün kurulduğu 14/10/2008 gününden karar tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılan kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE,
2-Suça sürüklenen çocuklar hakkında “işyeri dokunulmazlığının ihlali” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Atılı suçun geceleyin ve birden fazla kişi tarafından işlenmesi nedeniyle suça sürüklenen çocuklar hakkında TCK’nın 116/4, 119/1-c maddesi uyarınca hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi karşı temyiz bulunmadığından; doğru uygulama yapılmış olsaydı TCK’nın 116/4, 119/1-c, 31/3, 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına hükmolunması gerektiğinden hatalı uygulama sonucu hükmolunan 3 ay 10 gün hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında sayılan seçenek yaptırımlara çevrilmemesi ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.03.2008 gün ve 2008/6-47 esas-2008/43 sayılı kararında da belirtildiği gibi, önceki yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan, ikinci kez mahkumiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmasını sağlamak, suça sürüklenen çocuklara daha önce bir kez tanınmış olan atıfet genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açacağından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
3-Suça sürüklenen çocuk hakkında “hırsızlık” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca, hakkındaki hüküm ilk şekliyle açıklanır. Açıklanan bu hükümdeki hukuka aykırılıklar, temyiz veya kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay’ca yapılacak inceleme sonucunda giderilir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükümde prensip olarak mahkemece bir değişiklik yapma imkânı bulunmamaktadır.
Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getiremeyen sanık bakımından ise, yerine getirememe sebebi başta olmak üzere durumu değerlendirilip cezanın bir kısmının infaz edilmemesine, hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin yeni bir hüküm kurulabilir.
Somut olayda, denetim süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getiremediği anlaşılan suça sürüklenen çocuklar hakkındaki hükmün açıklanması ile yetinilmesi yerine, yeniden değerlendirme yapılarak farklı bir hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
Suça sürüklenen çocuklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143/1. maddeleri gereğince belirlenen 2 yıl 8 ay hapis cezası üzerinden aynı Kanun’un 31/3. maddesi gereğince 1/3 oranında indirim uygulanırken 1 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası yerine 1 yıl 8 ay hapis cezasına, bu ceza üzerinden aynı Kanun’un 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim uygulanırken 1 yıl 5 ay 23 gün hapis cezası yerine 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayin edilmesi,
3- Suça sürüklenen çocuk …..’ın yakalandığında katılana ait işyerinden çaldığı paranın üzerinde bulunması üzerine parayı çaldığı yeri gösterdiği ve paranın katılana iadesini sağladığı, katılanın 22/01/2008 ve 15/04/2008 tarihli duruşmalarda her türlü zararının karşılandığını, 168/4 maddesinin uygulanmasına rızasının olduğunu beyan etmesi karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin gözetilmemesi,
4- Atılı suçtan düzenlenen iddianamede suça sürüklenen çocuklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanması talep edildiği halde, suça sürüklenen çocuklara ek savunma hakkı verilmeden, lehine olan bu madde uygulanmaksızın, mahkûmiyet kararı verilerek CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması,
5- Atılı suçtan uygulama yapılırken temel cezanın alt sınırdan belirlenmesine karşın, gerekçe gösterilmeden TCK’nın 143. maddesi uyarınca en üst oranda artırım yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 06/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.