Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/14806 E. 2015/19621 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14806
KARAR NO : 2015/19621
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Tebliğname No : 8 – 2014/282747
MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2012/943 (E) ve 2014/231 (K)
SUÇ : Karşılıksız yararlanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesine göre, sanığın yokluğunda verilen gerekçeli kararın öncelikle muhatabın bilinen en son adresinde tebliğe çıkarılması, bilinen son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın bu adrese yapılmasının gerektiği; somut olayda sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmünün sanığın sorgusunda bildirdiği bilinen son adresi yerine öncelikle doğrudan mernis adresine, ardından da soruşturma aşamasında belirtilen adresine gönderildiğinden, yapılan tebliğ işlemlerinin geçersiz olduğu, bu nedenle sanığın 01/07/2014 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, “yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi” olduğu değerlendirilip, katılan kurumun cezasız ve vergisiz gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa açıkça miktar da belirtilmek suretiyle “bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergisiz gerçek zararını gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine” ilişkin bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden, miktar belirtilmeksizin tebliğ edilen ödeme ihtarı ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.