Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/13184 E. 2015/17025 K. 02.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/13184
KARAR NO : 2015/17025
KARAR TARİHİ : 02.10.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Ceza Genel Kurulu’nun çok sayıda kararlarında da belirtildiği gibi, yasa yolu bildiriminin; yasa yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsayacak şekilde açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadeden uzak biçimde olması gerektiği halde, 05/12/2005 tarihli uyarlamaya ilişkin ek kararın hüküm fıkrasında, hükmün temyiz yerine yanlış olarak itiraza tabi oluğunun yazılması nedeniyle kararın kesinleşmediği, bu nedenle karardan sonra verilen diğer kararların hukuki değerden yoksun olduğu anlaşıldığından, sanık müdafiinin 17/04/2014 tarihli temyiz isteminin 05/12/2005 tarihli ek karara yönelik olduğu kabulünü de gerektirdiği değerlendirilerek yapılan incelemede;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- 5252 sayılı Kanun’un 9/1. maddesi, 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK’nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya sonraki yasa ile cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı doğmuşsa yargılamasının duruşmalı yapılması zorunludur. Evrak üzerinde inceleme yapılabilmesi ise ancak belirtilen bu haller dışında söz konusu olabilecektir. Hükümlü hakkında lehe olan yasanın saptanabilmesi için takdir hakkının kullanılması gerekeceğinden duruşma açılıp uyarlama yargılaması yapılarak karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 5252 sayılı Kanun’un 9/3 maddesi uyarınca, sanık yararına olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunması gerektiği, gözetilerek somut olayda sanığın, suça konu aracı anahtarı üzerinde olduğu halde park edildiği otoparktan üzerinde bırakılan anahtarı kullanarak çalması biçimindeki eyleminin 765 sayılı TCK’nın 491/ilk, 522 maddeleri ile 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddelerinde tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilerek anılan maddeler uyarınca, her iki Kanun’a göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan kanun maddeleriyle verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan kanun belirlenerek uygulama yapılması gerektiği değerlendirilmeden, 5237 sayılı Kanun’un 61. maddesi uyarınca suça konu aracın bilinen değeri gözetilerek temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlemek suretiyle cezanın bireyselleştirilebileceği de gözetilerek, bunun için de duruşma açılarak sanığın dinlenmesi gerektiği düşünülmeden somut olayda uygulama yeri olmayan 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesine göre yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 02/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.