Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/12560 E. 2015/13592 K. 01.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12560
KARAR NO : 2015/13592
KARAR TARİHİ : 01.07.2015

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanık ….’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 165/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 6 ay hapis ve 3.600,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/04/2014 tarihli ve 2013/21 esas, 2014/183 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 11/05/2015 gün ve 2015-9268/29929 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının gün 21/05/2015 gün ve 2015/17788 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 esas, 2007/152 sayılı kararında da belirtildiği üzere, yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtülmesi gerektiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesin 1. fıkrasında, “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine” hükmolunacağının belirtildiği, somut olayda mahkemece temel cezanın tespiti sırasında hapis cezası takdiren alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, para cezası tayin edilirken 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesine aykırı olacak şekilde alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden ve hüküm kısmında teşdiden uygulama yapıldığı da belirtilmeden, anılan Kanun’un 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısının üzerinde, 180 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün 2008/5-19, 2008/31 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasası’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Nitekim, yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, örneğin; temel ceza miktarının saptanmasında kullanılan ölçütlerin hatalı takdir edilmesi, Yargıtay’ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırılıklardandır. Olağan yasa yolunda bozma nedeni oluşturan her hukuka aykırılığın, kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilmesi mümkün olmadığı dikkate alınarak, sanık M.. S.. hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hükmolunan hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, adli para cezası farklı bir gerekçe gösterilmeden, alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmiş ise de, hükümde, alt sınırdan uygulama yapıldığına ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmemesi karşısında, mahkemece belirlenen adli para cezasının, uygulama maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkının kullanılması kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğinden, (BAKIRKÖY) 22. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.04.2014 gün ve 2013/21, 2014/183 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.