Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/12555 E. 2015/19974 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12555
KARAR NO : 2015/19974
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/156836

Hırsızlık suçundan sanık C.. A..’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/ilk-son, 62 ve 81/2. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/06/2003 tarihli ve 2000/1738 Esas, 2003/562 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin değerlendirilmesi üzerine, sanığın anılan Kanun’un 141/1, 35/2 ve 145. maddeleri gereğince 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının infazı sırasında anılan Kanun’un 58/6-7-8. maddelerinin göz önüne alınmasına ilişkin İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 31/07/2008 tarihli ve 2000/1738 Esas, 2003/562 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 28.04.2015 gün ve 2015-8716/27827 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.05.2015 gün ve 2015/156836 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasında “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” 3. fıkrasında ise “Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhâl uygulanır.” şeklinde infaz rejimi ile ilgili düzenlemelere yer verilmesi karşısında, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü sebebiyle ve tekerrüre esas olduğu gerekçesiyle, suç tarihinde yürürlükte olmayan ve sanık aleyhine hüküm doğuracak surette, hakkında hükmedilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın, olay günü gündüz yakınanın bulunduğu restorana girerek, sandalyede asılı bulunan çantayı çalmaya kalkışması şeklindeki eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek, aynı Kanun’un 141 maddesi gereğince uygulama yapılması hususu ile 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlanmak dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığı” nın 5237 sayılı Kanun’a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği, somut olayda uygulama koşulları da oluşmadığı halde aynı Kanun’un 145. maddesiyle cezadan indirim yapılması hususu da belirlenmiş olup, bu yönlerden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.