Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2015/10456 E. 2015/14652 K. 03.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10456
KARAR NO : 2015/14652
KARAR TARİHİ : 03.09.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Karşılıksız yararlanma, mühür bozma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- Sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1) 01/12/2012 tarihli suç tutanağına istinaden hakkında kamu davası açılmadan önce katılan kurum tarafından talep edilen zararı soruşturma aşamasında tazmin eden sanık hakkında kamu davası açılamayacağından CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesi yerine kovuşturmaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2) 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 6352 SK’nun 103. maddesiyle eklenen 2. fıkrasındaki “karşılıksız yararlanma suçunda etkin pişmanlıktan yararlanması dolayısıyla şüpheli, sanık veya hükümlü hakkında verilen kararlar adli sicilde bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir” şeklindeki düzenleme uyarınca TCK’nın 168/5. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlıktan birinci kez yararlanan sanık hakkında verilen kararın kesinleşmesinden sonra adli sicile kaydedilmek üzere Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne bildirimde bulunulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, pişmanlık göstererek katılan kurumun uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin ettiği anlaşılan sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, TCK’nın 168/5. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlıktan birinci kez yararlanan sanık hakkında verilen kararın kesinleşmesinden sonra adli sicile kaydedilmek üzere 5352 sayılı Kanun’un 6/2. maddesi uyarınca mahkemesince bildirimde bulunulmasına,
II- Sanık hakkında mühür bozma suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarına gelince;
1) Katılan kurum 17/06/2013 tarihli suç duyurusu yazısında arşiv kayıtlarında sayacın iş bitim belgesi ile 27/12/1995’de mühürlendiğinin tespit edildiği belirtilmiş ise de, söz konusu belgede mühürlemeye ilişkin bir bilgi bulunmadığı anlaşılmakla, bunun dışında varsa mühürleme tutanağının aslı veya onaylı suretinin getirtilip, denetime olanak sağlayacak şekilde dosyaya konularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Kabule göre de;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/02/2009 tarih ve 2008/11-250, 2009/13 sayılı kararında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif koşullarından birisi de, suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi olduğu ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşulun aranmayacağı, mühür bozma suçunun da zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmadığı ve sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ilam dışında sabıkasının da bulunmadığı gözetilerek; 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda oluşacak kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden; katılan kurum zararının giderilmemesi şeklindeki yasal olmayan ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında aynı Kanun’un 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) Suçu işlediği sırada 65 yaşından büyük olan ve adli sicil kaydına göre engel sabıkası bulunmadığı anlaşılan sanığın mühür bozma suçundan mahkûm edildiği kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı TCK’nın 50/3 maddesi uyarınca aynı Kanun’un 50/1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 03/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.