Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2014/9940 E. 2015/11409 K. 03.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9940
KARAR NO : 2015/11409
KARAR TARİHİ : 03.06.2015

Tebliğname No : 6 – 2013/190124
MAHKEMESİ : Aksaray 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2013/6 (E) ve 2013/336 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Suça sürüklenen çocuğun, yanında arkadaşları ile birlikte caminin bahçesinde bulunan tuvaletin girişindeki masanın üzerinden para çalmaya teşebbüs etmesi şeklinde gerçekleşen olayda masanın bina içinde olması halinde eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b. maddesinde düzenlenen “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık” suçunu oluşturacağı gözetilerek bu husus araştırılmadan suçun hukuki nitelendirmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 141/1. maddesinin uygulanması,
2- Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın suça konu caminin bahçesinde bulunan tuvaletin girişindeki masanın üzerinden 5 TL’yi çalmaya teşebbüs etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminde, değer azlığı nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Sanık hakkında TCK’nın 141/1, 35/2 ve 31/2. maddeleri uyarınca belirlenen 4 ay 15 gün hapis cezası üzerinden yapılan indirimle ilgili olarak uygulanan yasa maddesi ve gerekçesi indirim oranının hükümde gösterilmemesi,
4- Açıklanması geri bırakılan hükmün, açıklanması için 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 1. fıkrası uyarınca duruşma açılarak ve oluşan yeni durum karşısında, duruşma açıldığından ve yargılamaya devam olunduğundan sanık ile varsa katılan haberdar edilip, hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediğinin ya da denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yasal ve geçerli bir mazereti bulunmadığı halde yerine getirmediğinin yapılan duruşma sonunda tespiti halinde, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası gereğince hüküm ilk şekliyle açıklanır. Bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki koşuldan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile CMK’nın 231. maddesine eklenen 7. fıkra gereğince uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere, önceki hükümde bir değişiklik yapılamayacaktır. Açıklanan bu hükümdeki hukuka aykırılıklar ise temyiz ya da kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay’ca yapılacak inceleme sonucunda giderilebilecektir.
Ancak; hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemediği halde yalnızca kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirememiş olabilir. Bu durumda ise mahkeme; hükmün açıklanması amacıyla yapılan duruşma sonucunda denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın, söz konusu yükümlülüğü yerine getirememe nedeniyle ilgili durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir. Ancak hiçbir durumda mahkemece, sübut ve nitelendirmeye ilişkin önceki uygulamadan farklı bir uygulama yapılması olanaklı değildir.
Yapılan açıklamalar gözetilerek somut olay değerlendirildiğinde; denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkındaki geri bırakılan hükmün aynen açıklanması, yasal zorunluluk nedeniyle de kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerekirken, 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca daha önce hapis cezasına mahkûm edilmeyen ve fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının aynı maddenin 1.fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunun gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 03/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.