Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2014/9734 E. 2015/13976 K. 06.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9734
KARAR NO : 2015/13976
KARAR TARİHİ : 06.07.2015

MAHKEMESİ : … Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
I-Sanıklar … ve … hakkında, müşteki …’a yönelik eylemleri nedeniyle kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin yapılan incelemesinde;
Sanık …’in 07/04/2011 tarihli Cumhuriyet savcısının katılımıyla gerçekleşen yer gösterme işlemi sırasında, müştekiye yönelik hırsızlık suçunu saat 22.00 sıralarında gerçekleştirdiklerini beyan ettiği, UYAP’tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre suç tarihinde güneşin batış saatinin 18.01 olduğu ve gece vaktinin 19.01’de başladığı, bu suretle hırsızlık suçunun gece vakti işlendiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik cezaya hükmolunması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
II- Sanık … hakkında, müştekiler …, …, … ve …’a yönelik eylemleri nedeniyle kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin yapılan incelemesinde;
Müşteki …’in yargılama aşamasında alınan beyanında, akülerinin kutu içerisinde aracın yan tarafında durduğunu, akülerinin içinde bulunduğu kutuların seyyar kilitle kilitli olduğunu, bu kilitlerin kırılarak iki adet aküsünün çalınmış olduğunu beyan etmesi karşısında, suç vasfının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesi yerine aynı Kanun’un 142/1-e maddesi gereğince uygulama yapılması, her iki fıkradaki ceza sürelerinin aynı olması nedeniyle sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sanığa yargılama gideri olarak yükletilen zorunlu müdafilik ücretinin, 5271 sayılı CMK’nın 101/3. maddesi uyarınca soruşturma aşamasında yapılan sorgusu esnasında mahkemece sanığı savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesinden kaynaklandığı ve yasal zorunluluğa dayanması nedeniyle, zorunlu müdafi için ödenen avukatlık ücretinin sanığa yargılama gideri olarak yükletilemeyeceğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılıkların aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, zorunlu müdafi için ödenen ücretin yargılama gideri olarak sanığa yükletilmesine ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılmasına; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde öngörülen velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıvermeye; diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III- Sanık … hakkında, müştekiler …, …, … ve …’a yönelik eylemleri nedeniyle kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin yapılan incelemesinde;
Müşteki …in yargılama aşamasında alınan beyanında, akülerinin kutu içerisinde aracın yan tarafında durduğunu, akülerinin içinde bulunduğu kutuların seyyar kilitle kilitli olduğunu, bu kilitlerin kırılarak iki adet aküsünün çalınmış olduğunu beyan etmesi karşısında, suç vasfının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesi yerine aynı Kanun’un 142/1-e maddesi gereğince uygulama yapılması, her iki fıkradaki ceza sürelerinin aynı olması nedeniyle sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılıkların aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde öngörülen velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıvermeye; diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/07/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.