Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2014/6309 E. 2015/14840 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6309
KARAR NO : 2015/14840
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- Sanık … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Adli sicil kaydına göre, tekerrüre esas teşkil eden mahkumiyeti bulunan sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 58/6-7. maddesi uyarınca, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya toplanan delilere, gerekçeye hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
II- Sanıklar …, … ve … hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar … ve … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Adli sicil kaydına göre, tekerrüre esas teşkil eden mahkumiyeti bulunan sanık … hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 58/6-7. maddesi uyarınca, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1 – Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2012 / 6-1309 E., 2013 / 258 K. sayılı ve 21.05.2013 tarihli kararında da belirtildiği gibi ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan delillerin bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir şüphe ve başka türlü bir oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanıklar … ve …’ın tüm aşamalarda üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmedikleri, suçta kullanıldığı anlaşılan ve içerisinde suça konu havluların bulunduğu aracın, sanık …’a ait olduğu, 01/07/2005 tarihli kolluk tutanağında da bir araçtan hırsızlık konusu eşyaların indirildiği anonsu üzerine belirtilen adrese gittiklerinde, araç içerisinde 2 şahsı gördüklerinin belirtildiği, bu iki şahıstan birinin sanık … yada sanık sanık … olup olmadığının kesin olarak belirlenemediği, yine aynı tutanakta sanık … ve …’nin annesi olan tanık …’in kaçan şahısların oğulları … ve … ile damadı … olduğunu beyan ettiğinin belirtildiği, ancak yargılama aşamasında tanıklıktan çekinen …’in soruşturma aşamasında alınan beyanında ise, suça konu havluları damadı … ile bir arkadaşının getirdiğini, … ve …’nin orada olmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, sanıklar … ve …’ın hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme eylemlerini gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetine yeter nitelikte kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraatlerine karar verilmesi gerekirken, sanıklar … ve …’nin atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine yeter nitelikte kesin ve inandırıcı delillerin nelerden ibaret olduğu da karar yerinde gösterilmeden, sanıklar … ve … hakkında yetersiz gerekçelere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2 – Müştekinin aşamalarda alınan beyanlarına, mahkemece yapılan keşif ve sonrasında alınan bilirkişi raporuna göre, hırsızlığın gerçekleştiği yerin, müştekiye ait havluların konulduğu depo olarak kullanılan yer olduğu, ancak 01/07/2005 tarihli kolluk tarafından tutulan görgü ve tespit tutanağında, bahse konu işyerinin 3 katlı beton yapı olduğunun, 1. ve 2. katın depo olarak kullanıldığının, 3. katın ise imalathane olduğunun belirtilmesi karşısında; imalathane olarak kullanılan 3. katta suç tarihinde, herhangi bir ticari faaliyetin sürdürülüp sürdürülmediği, bu yerde işyeri sahibinin ya da işçilerin sürekli bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenip, herhangi bir işyerinin eklentisi niteliğinde olmayan ve sadece depo olarak kullanılan bir yerin işyeri dokunulmazlığının ihlali suçuna konu olamayacağı da gözönünde bulundurulup sonucuna göre iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi,
3 – Müştekinin soruşturma aşamasında alınan ifadesinde, olay tarihinde saat 19.00 sıralarında deponun kapılarını kilitleyerek ayrıldığını, sabah saat 07.30 sıralarında depoya geldiğinde suça konu havlularının çalınmış olduğunu gördüğünü beyan ettiği, 01/07/2005 tarihli kolluk tutanağında da bir araçtan hırsızlık konusu eşyaların indirildiği anonsunun saat 05.30 sıralarında geldiğinin belirtildiği, UYAP’tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre 27/03/2005 tarihinde başlayan yaz saati uygulaması da dikkate alındığında, suç tarihinde gece vaktinin saat 04.10’da sona erdiğinin anlaşılması karşısında, hırsızlık suçunun gece vakti işlendiğine dair delillerin nelerden ibaret olduğu karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanıp tartışılmadan, sanık … hakkında 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
4 – İddianamede, suçta kullanıldığı belirtilen ve y.. olarak ruhsat sahibine teslim edilen … plakalı aracın müsadere edilmesi talep edildiği halde bu hususta mahkemece herhangi bir karar verilmemesi,
5- Kabule göre de;
Müştekinin soruşturma aşamasında alınan ifadesinde, olay tarihinde saat 19.00 sıralarında deponun kapılarını kilitleyerek ayrıldığını sabah saat 07.30 sıralarında depoya geldiğinde suça konu havlularının çalınmış olduğunu gördüğünü beyan ettiği, 01/07/2005 tarihli kolluk tutanağında da bir araçtan hırsızlık konusu eşyaların indirildiği anonsunun saat 05.30 sıralarında geldiğinin belirtildiği, UYAP’tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre 27/03/2005 tarihinde başlayan yaz saati uygulaması da dikkate alındığında, suç tarihinde gece vaktinin saat 04.10’da sona erdiğinin anlaşılması karşısında, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunun gece vakti işlendiğine ilişkin kanıtlar denetime olanak verecek biçimde karar yerinde gösterilip tartışılmadan, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan aynı Kanun’un 116/2. maddesi yerine 116/4. maddesinin uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 07/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.