YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/36095
KARAR NO : 2015/1735
KARAR TARİHİ : 04.02.2015
Tebliğname No : KYB – 2014/364541
Hırsızlık suçundan sanık M.. T..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-e ve 143. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, İstanbul Anadolu 16. Asliye Ceza Mahkemesinin (kapatılan Kartal 4. Asliye Ceza Mahkemesinin) 05/04/2007 tarihli ve 2007/114 Esas, 2007/466 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 28/10/2014 gün ve 2013-18695/63898 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/11/2014 gün ve 2014/364541 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre.
1- 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesinde tekerrür hâlinde cezadan artırım öngörülmediği, ancak anılan maddenin 7. fıkrasında “Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir.” şeklinde infaz rejimi ile ilgili düzenlemeye yer verildiği,
Diğer taraftan 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108/1-c maddesi gereğince tekerrür hâlinde süreli hapis cezasının dörtte üçünün infaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanabilecek olması karşısında, infaz yönünden 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un hükümlü lehine olduğu, bu durumda 5237 sayılı Kanunu’na göre tayin olunan 2 yıl 6 ay hapis cezasının, 647 sayılı Kanun uyarınca yerine getirilmesi gerekeceği gözetilmeden, sanığın aleyhine olacak şekilde 5275 sayılı Kanun kapsamında mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe kabul edilerek kurulan hükümde, hapis cezasının yasal sonucu olan aynı Kanun’un 53. maddesinin “suç tarihi itibariyle” şeklindeki yasal olmayan ve karma uygulama yapıldığını gösteren gerekçeyle, uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek infazın kısıtlanmasında, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
765 sayılı Kanun’da tekerrür, cezada artırım nedeni olarak düzenlenip, 5237 sayılı TCK’da öngörülen mükerrirlere özgü infaz rejimi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 108. maddesinde koşullu salıverme süresini de etkileyecek şekilde bir infaz rejimi kurumu olarak öngörüldüğünden, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, 5237 sayılı Kanun’un lehe olduğu kabul edilerek yapılan uygulamalarda, aleyhe olan ve infazı ilgilendiren bu hükmün uygulanma olanağı bulunmadığı halde sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi ve 5237 sayılı Kanun’un lehe olduğu kabul edilerek kurulan hükümde, hapis cezasının yasal sonucu olan TCK’nın 53. maddesinin, “suç tarihi itibariyle” şeklindeki yasal olmayan ve karma uygulama yapıldığını gösteren gerekçeyle, uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek infazın kısıtlanması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (İSTANBUL-ANADOLU) 16. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 05.04.2007 gün ve 2007/114-466 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle hükümde yer alan, “cezanın infazının mükerrirlere mahsus infaz rejimi ile gerçekleştirilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulmasına ve TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” ilişkin kısımların hüküm fıkrasından ÇIKARTILMASINA, hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak TCK’nın 53/1. maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde sayılan haklardan, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar (c) bendinde belirtilen velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi alt soyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanmasına, hükmün diğer bölümlerinin aynen korunmasına, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.