YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/34203
KARAR NO : 2017/4683
KARAR TARİHİ : 25.04.2017
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocukların birlikte, gece sayılan saat 01:00’de suça konu katılana ait işyerine girip bozuk para çalmaları biçiminde gerçekleşen ve 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143, 116/1-4 ve 119/1-c maddelerine uyan hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.12.2012 tarih ve 2012/1247 Esas ve 2012/1842 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK’nın 143, 116/4 ve 119/1-c maddelerinde düzenlenen “suçların gece vakti ve birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi”nin, suçların daha ağır ceza verilmesini gerektiren nitelikli halleri olması nedeniyle aynı Kanun’un 66/3. maddesi uyarınca dava zamanaşımı sürelerinin hesabında dikkate alındığında, TCK’nın 66/1-d, 66/2 ve 67/4. maddelerine göre zamanaşımı süresinin dolmadığı belirlenerek yapılan incelemede,
I- Suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde
Suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuklara atılı mala zarar verme suçunun gerektirdiği cezanın üst sınırı itibariyle tabi olduğu 5237 sayılı TCK’nın 66.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi ile 2. fıkrasına göre hesaplanan 5 yıl 4 aylık asli zamanaşımının suça sürüklenen çocukların savunmalarının alındığı 17.07.2008 tarihi ile hüküm tarihi olan 06.03.2014 tarihleri arasında gerçekleştiği gözetilmeden, suça sürüklenen çocuklar hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılan kamu davalarının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,
II- Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Şikayetçinin soruşturma evresinde alınan ifadesinde tahminen 70-80 TL parasının çalındığını beyan ettiği, suça sürüklenen çocukların soruşturma evresinde 66.30 TL çaldıkları parayı kolluk kuvvetlerine teslim ettiği, katılanın kovuşturma evresinde alınan ifadesinde çalınan paraların kendisine iade edildiğini beyan ettiği gözetildiğinde soruşturma evresinde zararın tamamının giderildiğinin anlaşılması karşısında mahkemenin kabul ve değerlendirmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından tebliğnamedeki 1 numaralı bozma düşüncesine iştirak olunmamış, yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- İşyeri dokunulmazlığını bozma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinin anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuğa verilen cezanın 5237 sayılı TCK’nın 119/1-c maddesi uyarınca artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesinde yer alan, “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarının işlendiği tarih itibarıyla 18 yaşını ikmal etmeyen ve adli sicil kaydına göre, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, anılan maddenin 1. fıkrasında düzenlenen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
3- Suça sürüklenen çocuk hakkında, hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezaların, 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, suça sürüklenen çocuk daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilip edilmediği ile suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat gelip gelmediği hususlarının değerlendirilmesi gerektiği ve suça sürüklenen çocuğun kesinleşmiş hükme bağlı sabıkası olmadığı ve tayin olunan cezaların bu yönüyle ertelemeye engel teşkil etmediği gözetilmeden, yazılı şekilde yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK.nun 51.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Suça sürüklenen çocuk hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, CMK’nın 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediği, aynı Yasa’nın 231/6-c maddesinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin nesnel (objektif) koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinde esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zarar olduğu, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde suça sürüklenen çocuğa yüklenen hırsızlık suçu yönünden zararın suça sürüklenen çocuklar tarafından karşılandığı, işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun ise zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmaması nedeniyle atılı suçlardan kaynaklanan maddi zararın bulunmaması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının a ve c bentlerinde gösterilen nesnel (objektif) koşulların gerçekleştiği gözetilerek; suça sürüklenen çocuk hakkında CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen, “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” öznel (sübjektif) koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken “daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile suça sürüklenen çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine 25.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.