Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2014/31895 E. 2017/4734 K. 26.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/31895
KARAR NO : 2017/4734
KARAR TARİHİ : 26.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık …’ın kovuşturma sırasında verdiği 20.07.2011 tarihli dilekçesinde adres değişikliğini bildirmesine rağmen mahkemece, yokluğunda verilen karar sanığın yanlış adresine tebliğe çıkartıldığı, bu adrese tebliğ yapılamaması üzerine de daha önce usulüne uygun yapılmış herhangi bir tebligatın da bulunmadığı aynı adrese 7201 sayılı TCK’nın 35. maddesine göre yapılan karar tebliği işlemi geçersiz olduğundan sanığın öğrenme üzerine verdiği 10.03.2014 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenmekle; mahkemenin 27/03/2011 tarihli ve 2011/71 Esas – 2013/271 Karar sayılı ek kararı kaldırılarak yapılan temyiz incelemesinde;
I-Suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemi hakkında yapılan incelemede;
Gerekçeli hükmün suça sürüklenen çocuk 18 yaşını doldurmadan önce mahkemenin talebiyle müdafii olarak atanan Av …’e tebliği üzerine, kararın ve 08/07/2013 tarihli ek kararın adı geçen müdafii tarafından süresi içerisinde temyiz edildiği ancak suça sürüklenen çocuğun 18 yaşını doldurmasının ardından 03.01.2013 tarihli celsede alınan savunmasında ise müdafii isteminin bulunmadığını beyan etmesi ve suça sürüklenen çocuğa müdafii atanmasının da zorunlu olmadığı gözetildiğinde, baro tarafından atanan Av …’ün suça sürüklenen çocuk hakkındaki hükmü temyize yetkisi bulunmadığı belirlenmekle; suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin,1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Suça sürüklenen çocuk … hakkında mala zarar verme suçundan verilen 08/07/2013 tarihli ve 2011/71 Esas, 2013/271 Karar sayılı ek karara ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
Temyiz isteminin reddine dair 08/07/2013 tarih ve 2011/71 Esas, 2013/271 Karar sayılı ek kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, bu karara yönelik suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazlarının reddiyle, temyiz isteminin reddine dair ek kararın ONANMASINA,
III-Sanık … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
14/04/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
IV-Sanık … ve suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz incelemesinde;
Sanıklar yakalandıktan sonra sanık …’in beyanı üzerine suça konu 1 adet televizyon ile 4 adet play station oyun aletlerinin sanık …’in kömürlüğünde bulunduğu, yine sanıkların beyanı üzerine kalan 3 adet televizyonun da satıldığı 3. kişi konumundaki ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan beraat eden temyiz dışı sanıklar … ve …’de olduğunun anlaşılması üzerine suç eşyaları temin edilerek müştekiye teslim edilmişse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2013 gün ve 2012/6-1232 Esas – 2013/106 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; “4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı bir üçüncü kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden sanıkların, satıştan elde ettiği menfaati iade etmeden, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan eşyayı sattığı yeri göstermesi, etkin pişmanlık olarak değerlendirilemeyeceği gibi, eşyanın satın alınan kişiden alınarak müştekiye iade edilmiş olması da TCK’nın 168. maddesi kapsamında sanık tarafından gerçekleştirilmiş bir iade veya tazmin olarak kabul edilemeyeceğinden” 3. kişilerden alınan menfaatin iade edilmemiş olması nedeniyle, tebliğnamedeki “3b” bendindeki görüşe iştirak edilmemiş; onsekiz yaşını tamamlamamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında 03/03/2011 tarihli 1. oturumun kapalı yapılması gerektiği gözetilmeden açık duruşma yapılarak 5271 sayılı CMK’nın 185. maddesine aykırı davranılması telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni yapılmamış; suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143/1 maddeleri uyarınca belirlenen 2 yıl 4 ay hapis cezasından aynı Kanun’un 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılırken 1 yıl 6 ay 20 gün yerine hesap hatası sonucu 1 yıl 6 ay
10 gün hapis cezasına hükmedilmek suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının sanık … hakkında verilen hapis cezasının infazı aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,
V-Sanık … hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz incelenmesinde;
Sanıklar yakalandıktan sonra sanık …’in beyanı üzerine suça konu 1 adet televizyon ile 4 adet play station oyun aletlerinin sanık …’in kömürlüğünde bulunduğu, yine sanıkların beyanı üzerine kalan 3 adet televizyonun da satıldığı 3. kişi konumundaki ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan beraat eden temyiz dışı sanıklar … ve …’de olduğunun anlaşılması üzerine suç eşyaları temin edilerek müştekiye teslim edilmişse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2013 gün ve 2012/6-1232 Esas – 2013/106 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; “4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı bir üçüncü kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden sanıkların, satıştan elde ettiği menfaati iade etmeden, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan eşyayı sattığı yeri göstermesi, etkin pişmanlık olarak değerlendirilemeyeceği gibi, eşyanın satın alınan kişiden alınarak müştekiye iade edilmiş olması da TCK’nın 168. maddesi kapsamında sanık tarafından gerçekleştirilmiş bir iade veya tazmin olarak kabul edilemeyeceğinden” 3. kişilerden alınan menfaatin iade edilmemiş olması nedeniyle, tebliğnamedeki “3b” bendindeki görüşe iştirak edilmemiş; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanığın adli sicil kaydında bulunan ve tekerrüre esas alınan Körfez 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/11/2009 tarihli ve 2008/163 esas, 2009/622 karar sayılı kararına konu suçu işlediği sırada sanığın on sekiz yaşını tamamlamadığı ve anılan kararın aynı zamanda kesin karar olduğu, 5237 sayılı TCK’nın 58/5. maddesi hükmüne göre anılan karar nedeniyle sanığın mükerrir sayılamayacağı ve sanığın suç tarihi itibari ile de adli sicil kaydında başkaca tekerrüre esas mahiyette bir mahkumiyet kaydının bulunmadığı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi gereğince sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve buna bağlı olarak denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hüküm fıkrasından sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkartılmasına karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
VI-Sanık … hakkında mala zarar verme ve sanıklar … ile … hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarına ilişkin kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine göre, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında kurulabileceğinin düzenlenmesi karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, iddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan bağımsız olarak açıklanıp belirtilmesinin gerektiği, aksine uygulamanın hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacağı, bu itibarla iddianamedeki sevk ve içeriğe göre, müşteki …’e karşı gerçekleştirilen hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından sadece, …, suça sürüklenen çocuk … ile temyiz dışı sanık … hakkında kamu davası açıldığı, yine mala zarar verme suçundan da sadece temyiz dışı sanık … hakkında kamu davası açıldığı, ancak sanıklar … ve … hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları yönünden ve sanık … hakkında mala zarar verme suçu yönünden açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden anılan suçlardan dolayı ek iddianame düzenlenmesi yoluna gidilmesi yerine, ek savunma hakkı verilmek suretiyle yazılı şekilde sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 26/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.