YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/3119
KARAR NO : 2015/5167
KARAR TARİHİ : 11.03.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
I-) Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a eklenen geçici 2. maddede, bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından verilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adli para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamayacağının belirtildiği, hüküm tarihine göre suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan hükmolunan cezanın miktarı ve türü dikkate alındığında, söz konusu hükmün temyizinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
II-)Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/9-1468 E., 2013/101 K. sayılı ve 26.03.2013 tarihli kararında açıklandığı üzere, fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluğu, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin varlığına bağlıdır. Bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı açılacak kamu davası sonucunda çocuğun sosyal inceleme raporundaki ailevi, sosyal, ekonomik,
psikolojik koşulları ile eğitim durumuna ilişkin tespitler ve adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimin görüşü dikkate alınarak bizzat çocuk mahkemesi tarafından belirlenir. Bu değerlendirme sonucunda mahkemece çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği kabul edilirse, ceza sorumluluğunun olmayacağı böyle bir durumda çocuk hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/3-a. maddesi uyarınca “kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilecek ve çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; fiili işlediği sırada 12-15 yaş aralığında olan suça sürüklenen çocukla ilgili …Hastanesinde görevli çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı doktor tarafından düzenlenen 02.04.2012 tarihli raporda “hafif zihinsel yetersizlik bulunduğu, işlediği isnat edilen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabildiği ancak kültürel ve zihinsel durumu hesaba katıldığında davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediğinin” belirtildiği, sosyal inceleme raporunda da “suça sürüklenen çocuğun algılama seviyesinin düşük olduğuna ve suç algısının yeterince gelişmediğine” dair tespitler yapıldığının anlaşılması karşısında; uzman doktor raporu ve sosyal inceleme raporundaki bilgiler göz önünde bulundurularak, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama, bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdir edilmesi, sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, suça sürüklenen çocuğun ceza sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususu karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.