YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/15200
KARAR NO : 2015/2307
KARAR TARİHİ : 10.02.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında elektrik enerjisi hırsızılığı ve mühür bozma suçundan kurulan 21/03/2008 tarihli mahkumiyet hükümlerinin sanık ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, Dairemizin 23/07/2012 tarihli iade kararı sadece elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan kurulan hükümle ilgili olup, daha önce mühür bozma suçundan kurulan hüküm ile bu hükme karşı yapılan temyiz başvurusunun geçerli olduğu ve dairemizin iade kararından sonra karşılıksız yararlanma suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararına yönelik herhangi bir temyiz isteminin olmadığı belirlenerek yapılan incelemede,
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 2009/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, olayda mühür bozma suçu yönünden katılan kurumun tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan maddi bir zararın da belirlenemediği ve sanığın sabıkasının da bulunmadığı gözetilerek; 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda oluşacak kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden; “…mağdur kurumun uğradığı zararı tazmin suretiyle gidermediği…” şeklinde, yasal olmayan, yetersiz gerekçeyle sanık hakkında aynı Kanun’un 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2- Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi karşısında katılan lehine maktu vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.