Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2014/1443 E. 2015/1834 K. 04.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1443
KARAR NO : 2015/1834
KARAR TARİHİ : 04.02.2015

Tebliğname No : 2 – 2012/270709
MAHKEMESİ : İzmir 2. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2012
NUMARASI : 2011/871 (E) ve 2012/719 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
07.07.2011 tarihinde suça sürüklenen çocuk ile görüşülerek düzenlenen, İzmir 1.Çocuk Mahkemesine sunulan ve bir örneği de bu dosyaya konulan sosyal inceleme raporundaki bilgiler ile İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 2011/8686 sayılı ve 12.06.2011 tarihli raporundaki bilgiler dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuk B.. T..’nin işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğuna ilişkin mahkemenin takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden, ayrıca temel ceza belirlenirken göz önünde bulundurulan hususlar yasal ve yeterli olduğundan, tebliğnamedeki bu konularla ilgili bozma düşüncelerine katılınmamış, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/15-1280 E., 2012/1864 K. sayılı ve 25.12.2012 tarihli, 2013/15-714 E., 2014/300 K. sayılı ve 03.06.2014 tarihli kararlarında da açıklandığı gibi Kanun koyucu, cezaların şahsileştirilmesinin temini bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçenin, 5237 sayılı TCK’nın 61/1.maddesine uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olması gerekir.
Öte yandan, sanığın sabıka kaydında geçmiş hükümlülüklerinin bulunması, şartlarının varlığı halinde tekerrür uygulamasında dikkate alınabilecek bir husus olup, TCK’nın 61.maddesinde sayılan temel cezanın belirlenmesi ölçütleri arasında bulunmadığından alt sınırdan uzaklaşma gerekçesi olarak kullanılamayacaktır. Bununla birlikte sabıka kaydındaki geçmiş hükümlülükler ile bu hükümlülüklerin niteliği ve sayısının, aynı Kanun’un 61/1-f maddesinde yer alan “failin kastının ağırlığı”nın belirlenmesi sırasında hakim tarafından gözönüne alınabilmesinde kanuni bir engel bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Suça sürüklenen çocuğun olay tarihinde gündüz vakti alışveriş arabasında asılı olan çantayı çaldığı, çantanın içerisinde 500 TL para ile mağdura ait bir takım özel eşyaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesiyle ilgili olarak hükmün gerekçesinde “birçok sabıkası bulunmasına ve hakkında daha önce verilen cezalara ait hükümlerin açıklanmasının geri bırakıldığına dair bilgi sahibi olmasına rağmen ısrarla suç işlemeyi sürdürmesi” şeklinde gösterilen, çocuğun sabıka kaydında geçmiş hükümlülüklerinin bulunmasına vurgu yapan ve kişiliği ile ilgili ölçütleri esas alan gerekçe, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi anlamında kanuni ve yeterli değildir. Hüküm fıkrasında gösterilen “suçun işleniş şekli ve kastının yoğunluğu” biçimindeki gerekçe ise kanuni olmakla birlikte dosyaya yansıyan bilgi ve belgeler dikkate alındığında hüküm kurulurken sadece bu nedenlere dayanılarak cezanın üst sınırdan belirlenmesi, TCK’nın 3/1.maddesinde düzenlenen “orantılılık” ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme yetkisi hakime ait ise de, bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması, bu bağlamda suçun işleniş şekli, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, kastın yoğunluğu gibi hususların göz önünde tutulması, bunun yanında gösterilen gerekçelerin de dosya ile uyumlu olması gerekmektedir.
Somut olayda yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçu kapsamında, dosyaya yansıyan bilgilerle uyumlu olmayan gerekçelerle ve işlenen fiil ile orantılı olmayacak şekilde üst sınırdan temel cezanın belirlenmesi suretiyle TCK’nın 3.maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.