Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2013/6072 E. 2013/5810 K. 20.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6072
KARAR NO : 2013/5810
KARAR TARİHİ : 20.03.2013

Nitelikli hırsızlık suçundan sanık …’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/2 ve 522/1. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Afyon Asliye Ceza Mahkemesinin 04/03/1998 tarihli ve 1998/96 esas, 1998/172 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 142/1-d ve 145. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Afyon 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2005 tarihli ve 1998/96 esas, 1998/172 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 28/01/2013 gün ve 1707/7226 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/02/2013 gün ve 37106 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Sekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun tespit edilip, uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa yada cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkânı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde,
2-Müştekiye ait eve balkon kapısının kilidini maymuncuk tabir edilen aletle açmak suretiyle girilerek hırsızlığa teşebbüs edilmesi olayında, 5237 sayılı Kanun’un uygulandığında, konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan da değerlendirilme yapılması gerektiğinin gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında,isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5252 Sayılı Kanunun 9/1. maddesi, 1.6.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK.nun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması ve 5237 sayılı TCY.nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY.nın 493/2. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle, yakınana ait konuta girilerek gerçekleştirilen eylemin, hırsızlık suçunun yanı sıra konut dokunulmazlığını ihlal suçunu da oluşturduğu gözetilmeden, bu suçla ilgili bir değerlendirme yapılmayıp, 5252 sayılı Yasanın 9/3 maddesi uyarınca, 765 sayılı ve 5237 sayılı Yasaların ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanması ve her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile denetime olanak vermeyecek şekilde hüküm kurulması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (AFYONKARAHİSAR) 1.Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 30.06.2005 gün ve 1998/96-172 sayılı kararın 5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 3.fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4.fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin, yerel mahkemece yerine getirilmesine, 20.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.