Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2013/1765 E. 2013/24073 K. 23.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1765
KARAR NO : 2013/24073
KARAR TARİHİ : 23.10.2013

MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Ceza vermekten vazgeçilmesine

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
TCY.nın 145.maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının,5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu,bunun,daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar değer olarak az olan şeyi alma durumunda,olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek,yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği somut olayda,müştekinin evinin çatısına çıkarak yeğenine ait kay kay olarak bilinen oyuncağı çalan suça sürüklenen çocuğun eylemine TCK’nın 145.maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden,yazılı şekilde ceza vermekten vazgeçilmesine karar verilmesi,karşı temyiz olmadığı için bozma nedeni yapılmamış,diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
5320 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde, CYY gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafii ve vekile ücret ödeneceği, bu ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı, 5271 sayılı CYY’nın 324. maddesinde yargılama giderlerinin neleri kapsayacağı ve aynı Yasanın 325 maddesinde de, bütün yargılama giderlerinin cezaya ya da güvenlik tedbirine mahkum edilen sanığa yükleneceğinin düzenlenmiş olmasına karşın,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesinde,her sanığın kendi kendini savunmaktan başka,kendisinin seçeceği ya da mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanma hakkına da sahip olduğu belirtilmiş ve Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslar arası sözleşmelerin yasa gücünde olduğu, anayasaya aykırılıklarının ileri sürülemeyeceği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerle yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Anılan maddeye göre, Hakim, uyuşmazlıklarda, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen ulusal yasalarla, uluslararası sözleşmelerin çelişmesi durumunda şüphesiz ki uluslararası sözleşme hükümlerine göre hareket etme durumundadır. Bu açıklamalar ışığında; 5271 sayılı CYY’nın 150/2. maddesi uyarınca, Baroya yazı yazılarak 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafii görevlendirilmesi nedeniyle,müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğunun gözetilmemesi,bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince istem gibi BOZULMASINA, ancak; bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, “5320 sayılı Yasanın 13/1.aynı maddeye istinaden 02.03.2007 tarih ve 26540 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan CMK gereğince müdafii ve vekillerin görevlendirilmeleri ile yapılacak ödemelerin usul ve esaslarına ilişkin yönetmeliğin 8/3 maddesine göre mahkememizin istemi üzerine suça sürüklenen çocuğa baro tarafından görevlendirilen müdafii ile ilgili olarak Türkiye Barolar Birliğinin görüşüde alınarak Adalet ve Maliye Bakanları tarafından birlikte tespit edilen 274 TL ücreti vekaletin suça sürüklenen çocuktan CMK’nun 327/1.maddesi gereğince tahsiline” ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılmasına karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,23/10/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.