Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2012/25728 E. 2013/14711 K. 05.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/25728
KARAR NO : 2013/14711
KARAR TARİHİ : 05.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar müdafiileri

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıkların kilitlenmek suretiyle koruma altına alınmış aracı düz kontak yapmak suretiyle çaldıklarının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK.nun 142/1-b bendi yerine, 142/1-e. bendi ile uygulama yapılması her iki bentte öngörülen cezanın alt ve üst sınırlarının aynı olup, sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanıkların çaldıkları araç ile seyir halinde iken görevli memurların sanıklardan şüphe duyarak sanıkların kullandığı aracı durdurmak istediklerinde sanıkların ikaza uymayarak kaçtıkları, görevli memurların sanıkların kullandığı aracı takip ederek belli bir süre sonra sanıkları araç içerisinde yakaladıklarının anlaşılması karşısında koşulları bulunmadığı halde sanıkların aracı kullanma amacıyla çaldıkları yönündeki beyanlarına itibar edilerek 5237 sayılı TCK nun 146 maddesi gereğince indirim yapılması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA 05.06.2013 gününde hırsızlık suçundan oybirliğiyle mala zarar verme suçundan oyçokluğuyla karar verildi

KARŞI OY :
Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı olması durumunda, ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilemeyeceği; çünkü somut olaylarımızda olduğu gibi sanık hırsızlık suçundan cezalandırılırken suçun konusunu oluşturan aracı (zarar gören kontak kilidi ve kaboları ile birlikte) çaldığı için
zaten ceza almaktadır. Bu nedenle aracın kontak kilidi ve kablolarının zarar görmesi nedeniyle ayrıca mala zarar vermek suçundan hüküm kurulması halinde; sanık, mala zarar verme suçunun konusunu oluşturan zarar gören kontak kilidi ve kabloları (araçla birlikte) hem çaldığı için hemde kırdığı için olmak üzere iki kez cezalandırılmaktadır. Aslında bir malın çalınması, mala zarar verme suçundaki zarar kavramından daha geniş ve kapsamlı olarak zarar kavramını da içerisinde barındırmaktadır. Bu durumu biraz açacak olursak; her iki suç da 5237 sayılı TCK.nun onuncu bölümünde “mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. İki suçunda koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Tamamlanmış tipik bir hırsızlık eyleminde sanık, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, müştekinin mal varlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise sanık, başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip edip, yok edip, bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda sanık suça konu malı alıp götürmek suretiyle tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda mağdur yönünden artık bunun ötesinde daha fazla bir zarar olasılığı bulunmamaktadır. Sanıkta bu eyleminin karşılığı olarak 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesindeki kriterler gözetilerek hırsızlık suçundan cezalandırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise, sanık çoğu zaman malın tamamını ortadan kaldırmamakta, tahrip etmek suretiyle kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta sanık faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda, mağdura zarar verme saiki ile hareket etmektedir. Ancak iki suçu bir birinden ayıran sanığın bu saikinin, korunan hukuki yarar/değer yönünden bir önemi olmadığı için, somut olayımızda olduğu gibi, suça konu aracın zarar gören kontak kilidi ve kablolarıyla çalınmasında; suçun konusunu oluşturan mal, aracın tamamı olup, zararda aracın çalınmasıdır. Korunan hukuki yararda mağdurun mal varlığı/otomobilidir. Bu nedenle en ağır cezayı içeren hırsızlık suçundan ceza verilmekle yetinilmelidir.
Mağdurlar yönünden suça konu aracın kontak kilidi ve kablolarının zarar görerek çalınması ile zarar görmeden çalınması arasında bir fark olmadığı gibi, aracın tamamen çalınarak uğratılmış olduğu zarar dışından, ayrıca korunacak bir hukuki yararı veya aracın çalınma biçimine ilişkin korunacak hukuki bir değerde sözkonusu değildir. Bu nedenle sanığın aracı çalmak amacıyla araca zarar vermesi eyleminin ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden yerel mahkemenin yazılı şekilde hırsızlık suçunun yanı sıra mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı vermesi yanlıştır.
Bir kısım yazarlar, 5237 sayılı TCK.nun 142/4. maddesinde“ (Ek fıkra: 06/12/2006 – 5560 …6.md) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz” biçimindeki düzenlemeye göre sanığın, suça konu aracı çalmak için aracın camını kırması, kapısını veya kapı kilidini aletle zorlayarak kırıp veya zarar vererek açması biçimindeki eyleminin, malı çalmak için yapılmış olması halinde ayrıca mala zarar verme suçunun da oluşturduğu ileri sürülmekte ise de; maddenin düzenleniş biçimi irdelendiğinde yeni bir suç düzenlenmediği açıktır. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayet koşuluna bağlı iki suç yönünden, şikayet koşuluyla ilgili olarak istisnai bir düzenleme yapmıştır. Aslında anılan madde Yasaya konulmadan öncede hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığını ihlâl veya mala zarar verme suçlarının işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlarında oluştuğu, yerel mahkemelerce ve yüksek Yargıtay tarafında kabul edilmiş olup, halen uygulama da bu şekilde devam etmektedir. Örneğin, aracın camı kırılıp içerisinden teyp veya çantanın çalınması, konut veya işyerinin kapı veya kilidi kırılarak içeriden eşyanın çalınması hallerinde, ayrıca mala zarar verme suçunun da oluştuğu tartışmasız kabul edilmektedir.
Ancak tartışma konumuz yukarıda da açıkladığımız gibi bu durumdan farklıdır. Hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun aynı olması, başka bir ifadeyle sanığın, çalmak istediği veya çalmış olduğu malı, bulunduğu yerden aldığı sırada zarar vermesi halinde ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilip verilemeyeceğine ilişkindir. Örneğin sanığın, kapısı açık aracın kontak kilidini bozarak veya kırarak düzkontak yapıp aracı çalması, aracın teybini yerinden çıkardığı sırada teybin düğmesini veya baş kısmını kırarak teybi çalması veya yakınanın omuzundaki çantanın sapını hissettirmeden keserek çantayı çalması biçimindeki eylemlerinde, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı verilip verilemeyeceğidir. Bu örneklerde de olduğu gibi hırsızlık ve mala zarar verme suçlarının konusu aynı mal olup korunan hukuki yarar tektir. Daha ağır ceza içeren hırsızlık suçundan ceza verilmesiyle yetinilmelidir.
Bu nedenlerle sanığın, suça konu aracın kontak kilidini ve kablolarına zarar verip düz kontak yaparak çalması biçimindeki eylemi nedeniyle, hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmesiyle yetinilmesi gerektiğini, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı verilmesinin yanlış olduğu düşüncesiyle sayın çoğunluğun, mala zarar verme suçundan kurulmuş olan mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin görüşüne katılmıyoruz.