Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2012/24701 E. 2012/43298 K. 10.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/24701
KARAR NO : 2012/43298
KARAR TARİHİ : 10.10.2012

Elektrik hırsızlığı suçundan sanık …’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/ilk, 522 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4.maddeleri gereğince 1.200.00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair (ANKARA) 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2007 tarihli ve 2007/82 esas, 2007/947 sayılı kararını müteakip, kararın usulüne uygun tebliğ edilip kesinleştirilmemiş olduğundan bahisle zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırılmasına yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan talebin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 19/09/2011 tarihli ve 2007/82 esas, 2007/947 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29/06/2012 gün ve 2012/1171/39547 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.07.2012 gün ve 2012/186619 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1-Suçun işlendiği 2004 yılı itibarıyla hapis cezasının bir günlüğünün 11,00 TL. üzerinden para cezasına çevrilmesi gerektiği gözetilmeden, 20,00 TL. üzerinden çevrilmek suretiyle fazla ceza tayin olunması nedeniyle, Ankara 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2007 tarihli ve 2007/82 esas, 2007/947 sayılı kararında,
2-Sanığın üzerine atılı suçun kanunda öngörülen cezanın nev’i ve süresine göre, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4/ ve 104/2.maddeleri uyarınca 7,5 yıllık dava zamanaşımı süresine tabi bulunduğu ve suçun işlendiği 09/01/2004 ile kararın kesinleştirildiği 03/10/2011 tarihi arasında bu sürenin dolmuş olduğu gözetilmeden, kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi yerine, bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi sebebiyle Ankara 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2011 tarihli ve 2007/82 esas, 2007/947 sayılı ek kararında,
İsabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1- (2) no’lu kanun yararına bozma istemi nedeniyle yapılan incelemede;
22.11.2007 tarihli hükümde, yasa yolu başvuru şekli, mercii ve süresinin başlangıcı gösterilmemiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.03.2009 gün ve 2008/269-65 sayılı ve 05.10.2010 gün, 2010/169-188 sayılı kararlarında belirtildiği üzere başvuru şeklinin gösterilmemiş olmasının, “yasa yolu süresinin” işlemeye başlamasını engellemeyeceği, temyiz isteminin süresinde olması koşuluyla yanlış mercie, yanlış şekilde bir başvuruda bulunulması halinde bu yanılmanın, 5271 sayılı CMK.’nın 264. maddesi kapsamında değerlendirileceği dikkate alınarak, temyiz süresi de en lehe yorumla tebliğden itibaren başlayacağından, usulüne uygun tebliğ edilen hükmün yasal süresi içerisinde temyiz edilmemesi üzerine mahkemece 24.03.2008 tarihinde kesinleştirilmesinde isabetsizlik bulunmayıp, kesinleşmeden sonra yapılan işlemler ile Ankara 7.Ağır Ceza Mahkemesinin 24.08.2011 tarih, 2011/543 D.İş sayılı kararı hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğundan, kesinleşme tarihi itibariyle dava zamanaşımının gerçekleştiği yönündeki tebliğname düşüncesi yerinde görülmediğinden, Ankara 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 19.09.2011 tarih, 2007/82-947 sayılı ek kararına yönelik (2) nolu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
2- (1) no’lu kanun yararına bozma istemine gelince;
05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında” Yasanın Geçici 2. maddesinde, Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyaların, verilen kararların niteliğine bakılmaksızın hükmü veren mahkemeye gönderilmesi ve kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişiler ile ilgili dosyalarda geçici 2.maddenin 2.fıkrası uyarınca işlem yapılması öngörülmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, bu konudaki 18.09.2012 gün 2012/5-420, 2012/1771 Sayılı kararı da dikkate alınarak, kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada karar verilmesi sonuca etkili olmayacağından, mahkemece yeniden kurulacak hükümde hukuka aykırılık bulunması ve temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün bulunmakla, öncelikle anılan yasanın geçici 2.maddesinin 2.fıkrasına göre işlem yapılması için dosyanın yerel mahkemeye iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 10.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.