Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2011/37728 E. 2013/24174 K. 24.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/37728
KARAR NO : 2013/24174
KARAR TARİHİ : 24.10.2013

Tebliğname No : 4 – 2007/153089
MAHKEMESİ : Kozaklı Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2007
NUMARASI : 2007/28 (E) ve 2007/55 (K)
SUÇ : Hakaret

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Her ne kadar yasalarımızda aleniyet hakkında açık bir tanıma yer verilmemiş ise de aleniyet kalabalık sayıda kimselerin hakareti öğrenmelerinin mümkün bulunması hali olarak açıklanabilir, söylenen sözün duyulup duyulmaması önemli olmayıp, bunun olanaklı bulunması yeterlidir. Aleniyet “hakaret teşkil eden fiilin belirli olmayan birçok kişi tarafından algılanabilir bir mahiyette bulunması olarak” da tanımlanabilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu hakaretin herkesin girip çıktığı bu nedenle herhangi bir kimsenin duyup işitebileceği yerde yapılması halinde aleniyet vardır demiştir. Aleniyet belirsiz sayıdaki kişilerin sövmeyi oluşturan sözü duymalarının olanaklı olduğu halde suçun işlenmesini ifade eder, söylenen sözün belirli sayıda kişi tarafından duyulması yada fiilen duyulup duyulmadığı önemli olmayıp, belirsiz sayıda kimsenin duyması olanağının yaratılması yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, dava konusu olayda söylenen sözleri bir çok kişinin duymuş olması aleniyet unsurunun gerçekleştiği anlamına gelmeyeceğinden, öncelikle dernek lokalinin konumu, sanık ve müştekinin derneğin üyesi olup olmadığı, lokale dernek üyeleri dışında birisinin girip giremeyeceği, belirlendikten sonra hakaret suçu yönünden aleniyetin gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılabilecekken eksik araştırma ile sanığın hakaret suçundan aldığı cezasının alenen işlendiğinden bahisle artırılması,
2- 5237 sayılı TCK.nun 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, koşullu salıvermeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 24/10/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.