Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2010/3 E. 2010/2508 K. 03.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2010/3
KARAR NO : 2010/2508
KARAR TARİHİ : 03.02.2010

Kasten yaralama suçundan sanıklar … ve Mustafa …’ın 489 yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair BEYŞEHİR Sulh Ceza Mahkemesinin 02/02/2006 tarihli ve 2005/141 esas, 2006/1 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 17.12.2009 gün ve 2009/14551-71380 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2009 gün ve 2009/289714 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Tüm dosya kapsamına göre;
1-Sanıklar müessir fiil suçundan cezalandırılırken hangi kanun maddesine göre cezalandırıldıklarının kararda gösterilmemesinde,
2-Sanık Mustafa …’ın cezalandırılmasına ilişkin olarak, olayda iki müşteki bulunması karşısında cezalandırmanın hangi müştekiye yönelik eylemden dolayı olduğunun kararda gösterilmemesinde,
3-5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 5/2. maddesinde yer alan “Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, (…) alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, öngörülen para cezası miktarının 450,00 yeni Türk lirası olduğu gözetilmeden, sanıkların aleyhine olacak şekilde 5728 sayılı Kanun’la değişik 15/1. maddeye göre para cezasının hesaplanarak fazla ceza tayin olunmasında,
4-Hükmün gerekçesinde 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun sanığın lehine olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, seçenek cezalardan para cezası tercih edilip alt sınırdan ceza belirlenmesi ve sonuç para cezasının ertelenmemesi karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerinin daha lehe olacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden BEYŞEHİR Sulh Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 02.02.2006 gün ve 2005/141, 2006/1 sayılı kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 4.fıkrasının (b)bendi uyarınca BOZULMASINA, sonraki işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, 03.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.