Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2010/24705 E. 2010/28214 K. 13.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2010/24705
KARAR NO : 2010/28214
KARAR TARİHİ : 13.10.2010

Kasten yaralama suçundan sanık …’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 62/1.maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, mükerrir olması sebebiyle cezasının anılan Kanun’un 58/6.maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre yerine getirilmesine dair (…) 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 02/03/2010 tarihli ve 2008/929 esas, 2010/314 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 17/06/2010 gün ve 2010/7453/40024 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2010 gün ve 2010/160814 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Sanığın adli sicil kaydında bulunan ve tekerrüre esas alınan … 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/01/2004 tarihli, 2003/887 esas, 2004/40 sayılı ilamına konu 1.308 Türk lirası adli para cezasından dolayı, incelemeye konu suçtan verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş ise de, Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 19/03/2008 tarihli ve 2008/2761-5122 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8/1.maddesinde yer alan “Bölge adli mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2.maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322.maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326.maddeleri uygulanır…” şeklindeki düzenleme ile, 1412 sayılı Kanun’un 305/1-1 ve 305/2.maddelerine göre iki milyar liraya kadar olan para cezalarının kesin olması ve tekerrüre esas alınmayacak olmaları karşısında, sanığın sabıkasına esas önceki para cezasının iki bin Türk lirasının altında olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı Yasanın 34/2. maddesinde; “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.”, 232/6. maddesinde; “Hüküm fıkrasında, kanun yollarına başvurma olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklinde emredici düzenlemeler bulunmaktadır. Gerek yüze karşı, gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolunun, süresinin, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin belirtilmesi zorunludur.
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
5271 sayılı yasanın 40. maddesinin 1. fıkrasında, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, 2. fıkrasında ise, yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde, kişinin kusursuz sayılacağı hususlarının düzenlenmesi karşısında, yasa yolu, mercii , süre ve şekilden birinin veya birkaçının hiç gösterilmemesi veya yanlış gösterilmesi halinde, 5271 sayılı Yasanın 40. maddesindeki düzenleme uyarınca eski hale getirme nedeninin varlığı kabul edilmelidir.
… 1.Sulh Ceza Mahkemesinin incelemeye konu, 02.03.2010 tarihli kararında, beraat ve ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm fıkraları yönünden Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilip, sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmü yönünden yasa yolu, süresi, mercii ve başvuru şekli hakkında tereddüte neden olunarak, kararın tebliği için çıkarılan tebligatta da yasa yolu hakkında açıklama yapılmamıştır. Sanığın, yasa yolu, süresi, başvuru şekli ve mercii konusunda bilgilendirilmesi ve yasa yoluna başvurması durumunda hukuksal sürecin tamamlanması gerekmektedir.
5271 Sayılı CMK’nun 309. maddesinde düzenlenen yasa yararına bozma kurumu, kesin olan ya da temyiz edilmeden kesinleşen hükümlere karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Henüz kesinleşmeyen kararın yasa yararına bozulması olanaksızdır. Yasa yolu, süresi, mercii ve başvuru şekli gösterilmeyen hükmün kesinleştiğinden sözedilemez.
Bu itibarla, sanığa, başvuracağı yasa yolu, süresi, mercii ve başvuru şekli usulüne uygun şekilde açıklanarak, gerekçeli karar yeniden tebliğ edilip, kararın usulüne uygun şekilde kesinleşmesi sağlandıktan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün bulunmakla, (…) 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nden verilen 02.03.2010 gün ve 2008/929, 2010/314 sayılı kesinleşmemiş karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 13.10.2010 günü oybirliğiyle karar verildi.