YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2009/57188
KARAR NO : 2011/43109
KARAR TARİHİ : 29.12.2011
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. 40. maddesinin 2.fıkrasında ise; “Devlet işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükümlerine yer vererek hak arama özgürlüğü hem bir temel hak ve özgürlük olarak hem de diğer temel hak ve özgürlüklerin etkili bir güvencesi olarak koruma altına alınmış ve devlet kavramının bir parçası olarak yargılama makamlarına Anayasamızın 11.maddesinde düzenlenen “Anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı” kapsamında yargısal işlemlerde başvuru yolları ve süresini göstermek Anayasal bir yükümlülük olarak getirilmiştir.
Anayasada ki bu düzenlemelere paralel olarak 5271 Sayılı CMK’nın 34/2. maddesinde; “Kararda başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir”,
232/6.maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında 223.maddeye göre verilen kararın ne olduğunun uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” şeklinde emredici düzenleme yapılmış,
Aynı yasanın 40.maddesinin 1.fıkrasında kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, 2.fıkrasında ise yasa yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmemesi halinde kişinin kusursuz sayılacağı belirtilmiştir.
Açıklanan tüm bu düzenlemeler karşısında;
Hak sahibi olanlar bakımından gerek yüze karşı gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda yasa yolu bildiriminin; başvurulacak yasa yolu, başvuru yapılacak mercii, başvurunun şekli, süresi ve bu sürenin ne şekilde başlayacağını kapsayacak ve hiçbir duraksamaya, yanıltıcı ifadeye yer vermeyecek biçimde yapılması zorunludur.
Katılanlar … ve …’ün yokluğunda verilen hükümde katılanlar yönünden başvurulacak yasa yolu, başvuru yapılacak mercii, başvurunun şekli, süresi ve bu sürenin ne şekilde başlayacağı açıkça belirtilmeyerek katılanların yanıltıldığı, dolayısıyla yasa yolu bildiriminin yöntemince yapılmadığı, bu durumun ön sorun olarak ele alınması gerektiği gözetilerek, gerekçeli kararın “hükmün tebliğinden itibaren bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye veya bulunan yer mahkemesine bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması, bu beyanın tutanağa geçirilmesi ve tutanağın hakime onaylattırılması suretiyle, Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine” dair açıklamalı olarak katılan … ve katılan … vekiline tebliği ile tebligat ilmühaberi (alındı belgesi) ile birlikte verilmesi halinde, temyiz dilekçeleri de eklenerek incelenmek üzere iadesinin mahallince sağlanması için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 29.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.