YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2009/42512
KARAR NO : 2011/8551
KARAR TARİHİ : 25.04.2011
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıklar …, …, … ve …’in temyiz istemlerinin kendileri hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine; O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin ise; sanıklar …, …, … ve … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanık … hakkında şikayetçiler … ve …’a karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğu anlaşılmakla:
1)-Sanıklar …, …, … ve … hakkında kasten yaralama suçundan hükmolunan cezaların miktar ve türü ile müsaderesine karar verilen bıçağın bilinen değerine göre hükmün; 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Kanunun 3-B ve 2. maddeleriyle değişik 1412 Sayılı CMUK’nun 305/1 ve HUMK.nun 427.maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından sanıklar …, …, … ve …’in temyiz istemlerinin 1412 sayılı CMUK’nun 317.maddesi uyarınca REDDİNE,
2)- 5237 Sayılı TCK.nun 50/2. maddesinde, suç tanımında hapis ve adli para cezasının seçenek öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği belirtilmiş ise de, aynı maddenin 3. fıkrası hükmü karşısında, adli para cezasına çevirme yasağının seçenek yaptırım öngörülen ve otuz günden fazla kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren hürriyeti bağlayıcı cezaları kapsadığı anlaşılmakla, daha önce hapis cezasına ilişkin mahkumiyetleri bulunmayan sanıklar hakkında sonuç olarak hükmolunan 1’er ay hapis cezalarının aynı maddenin 1. fıkrasındaki adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetildiğinde: sanık … hakkında şikayetçi …’a karşı kasten yaralama, sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama, sanık … hakkında şikayetçiler … ve …’e karşı kasten yaralama ve sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama suçlarından hükmolunan cezaların miktar ve türüne göre bu hükümlerin; 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Kanunun 3-B maddesi ile değişik 1412 Sayılı CMUK.nun 305/1.maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından O Yer Cumhuriyet Savcısının bu hükümlere yönelik temyiz isteğinin aynı kanunun 317.maddesi gereğince REDDİNE,
3)-Sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama ve sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama suçlarından 5237 sayılı TCK.nun 86/2. maddesinde öngörülen seçenek cezalardan hapis cezasının tercih edilmesi nedeniyle aynı kanunun 50. maddesinin 2. fıkrasına göre, artık, bu cezaların adli para cezasına çevrilemeyeceği ve bu durumda hükümlerin temyizinin mümkün olacağı, sanıklar hakkında hükmolunan hapis cezasının mümkün olmadığı halde, adli para cezasına çevrilmesinin de hükümlerin temyiz kabiliyetini etkilemeyeceği anlaşıldığından bu hükümlerin temyizinin mümkün olduğu ve sanık … daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğundan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK.nun 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmama” koşulunun bulunmaması nedeniyle, bu sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek; O Yer Cumhuriyet Savcısının sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama ve sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Şikayetçiler … ve …’e 5271. sayılı CMK.nun 234. maddesindeki haklarının hatırlatılmaması ve şikayetçi olduklarını beyan ettikleri halde, davaya katılıp katılmayacakların sorulmaması, temyiz edenin sıfatı nedeniyle bozma sebebi yapılmamış ve dosya içeriğine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
A)-5271 Sayılı CMK.nun 191/1. maddesi uyarınca, iddianamenin kabulü kararı okunarak duruşmaya başlandığının açıklanması gerektiğinin gözetilmemesi,
B)-5237 sayılı TCK.nun 50. maddesinin 2. fıkrasına göre, suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde zorunluluk olmaksızın mahkemece hapis cezasının tercih edilmesi halinde, hapis cezasının artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeden sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama ve sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama suçlarından aynı kanunun 86/2. maddesi uyarınca hükmolunan hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi,
C)-5237 Sayılı TCK.nun 86.maddesinin 3. fıkrasında belirtilen kasten yaralama suçunun nitelikli hallerinin bir bütün olarak sayıldığı ve her bir bentten dolayı ayrı ayrı artırım yapılacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, birden fazla nitelikli halin aynı olayda birleşmesi durumunda mahkemenin temel cezayı tayin ederken bu hususu da göz önünde bulundurabileceği; ancak; her bir bentten dolayı ayrı ayrı artırım yapılamayacağı gözetilmeden sanık … hakkında resmi nikahlı eşi …’i bıçakla kasten suçundan hükmolunan cezada 86. maddenin 3. fıkrası (a) ve (e) bentleri uyarınca ayrı ayrı iki kez artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
D)-Sanık …’ın adli sicil kaydında gösterilen Bornova 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.01.2002 tarih ve 1864-22 esas-karar ilamı ile hırsızlık suçundan verilen mahkumiyetine ilişkin ilamın kesinleşme ve infaz tarihlerini içeren onaylı sureti mahkemesinden getirtilerek tekerrüre esas teşkil edip etmeyeceğinin araştırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
E)-Sanıklara sebebiyet verdikleri yargılama giderleri ayrı ayrı yükletilmesi gerekirken müştereken tahsiline karar verilerek 5271 sayılı CMK.nun 326/2. maddesine aykırı davranılması,
F)-Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesi uyarınca ve bu maddenin 6.fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7.maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre, sanık … hakkında şikayetçi …’e karşı kasten yaralama suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 25/04/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.