Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2019/1641 E. 2020/1248 K. 24.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1641
KARAR NO : 2020/1248
KARAR TARİHİ : 24.06.2020

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacı … yönünden hüküm kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davacı … yönünden davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün kesinleşmesinden sonra davacı … vekili tarafından tebliğatın usulsüz olduğu gerekçesiyle kararın temyiz edilmesi üzerine temyiz isteminin süresinde olmadığından temyiz isteminin reddine dair verilen 12/02/2019 tarihli ek kararın davacı … vekilince süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

– K A R A R –

Davacılar vekili; davacıların davalı banka ile dava dışı bir şirket arasında 2006 yılı Mayıs ayında akdedilen 150.000,00 TL’lik genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladıklarını, daha sonra asıl borçlu şirket yetkilisi ile davalı bankanın anlaşması sonucu 18/09/2007 tarihli 300.000,00 TL limitli yeni bir kredi sözleşmesi akdedildiğini ve davacıların imzası taklit edilerek sözleşmenin kefil sıfatıyla davacılar adına imzalandığını, borcun ödenmemesi sebebiyle davalı banka tarafından borçtan sorumlu olmayan davacılar hakkında icra takibi yapıldığını belirterek davacıların icra takibi nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; banka alacağının davalı tarafından temlik alındığını, davacıların iddiasının haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, 18/09/2007 tarihli ve 300.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesindeki davacılara atfen atılmış bulunan imzaların davacıların eli ürünü olmadığının tespit edildiği, takibe konu edilen kredilerin imzası inkar olunan bu sözleşmeden kaynaklanan borçlar olduğu anlaşılmış ise de takipteki borç miktarının inkar olunmayan sözleşmedeki kefalet limiti dahilinde kaldığı, davacıların kefaletinin ise 818 sayılı BK’nın 494. maddesi uyarınca sınırlı olmayan zaman için verilen kefalet kapsamında bulunduğu, banka ile kredi borçlusu arasındaki kredi ilişkisi tamamen sona ermemişse bir tarihte borcun sıfırlanmasının kefili kefaletten kurtarmayacağı, davacıların borç sona erdiğinde kefaletten vazgeçtiklerine ilişkin davalı bankaya yapılan bir bildirimde bulunduklarını iddia ve ispat edemedikleri, sona ermemiş kefalet nedeniyle davacılarca imzalanmış olan 23/05/2006 tarihli sözleşme kapsamında davalıların kefaleti devam ettiğinden davacıların talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılardan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/6850 esas ve 2014/9818 karar sayılı ve 26.05.2014 tarihli bozma ilamı ile “Dava konusu kredinin davacıların kefalet imzalarının bulunmadığı 18/09/2007 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı yerel mahkemenin kabulündedir. Davalı bankaca hüküm gerekçe yönünden temyiz edilmemiş, sadece davacılardan … hükmü temyiz etmiştir. 2007 tarihli sözleşmede kefaleti bulunmayan temyiz eden davacının o sözleşmeye dayanılarak açılan krediden dolayı kefalet sorumluluğu bulunmadığı gözetilmeden mahkemece yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar neticesinde, davacı … yönünden hüküm kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davacı … yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, bu hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce 2016/10518 esas ve 2017/1491 karar sayılı ve 27.02.2017 tarihli ilamı ile hüküm onanmış, davalı vekilin karar düzeltme istemi ise Dairemizce 2017/2877 esas ve 2018/5034 karar sayılı ve 17.10.2018 tarihli ilamı ile reddedilmiştir. Mahkemece verilen karar bu şekilde kesinleştikten sonra bu kez davacı … vekili tarafından gerekçeli karar tebliğinin eski vekile usulsüz olarak tebliğ edildiğini ileri sürerek temyiz isteminde bulunulmuş, mahkemece davacının temyiz talebinin süresinde olmadığından dolayı reddine dair ek karar verilmesi üzerine, verilen bu ek karar davacı … vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı … vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan 12/02/2019 tarihli ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden …’dan alınmasına, 24.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.